Examples of using "Granted" in a sentence and their turkish translations:
Talep onaylandı.
Onun talebini onayladılar.
Tom'un dileği yerine getirildi.
Onun dileği yerine getirildi.
Tom isteği onayladı.
Fadil'in isteği kabul edildi.
Tom'un isteği kabul edildi.
Sami'nin isteği kabul edildi.
İsteğim verildi.
Küreselleşmenin değerini bilemedik
Lincoln kölelere özgürlük verdi.
Her şeyi doğal karşılar.
Tom her şeyi bir hak gibi görüyor.
Beni çantada keklik görme.
Belediye başkanı isteğimizi kabul etti.
O, mutlu şekilde ricamı yerine getirdi.
- Ben sorgusuz sualsiz kabul ettim.
- Ben hafife aldım.
Sorgusuz sualsiz kabul edeceğim.
Hiçbir şeye kesin gözüyle bakmıyoruz.
Ona kesin gözüyle bakacağız.
- Onu verilmiş sandık.
- Onu verilmiş zannettik.
Hiçbir şeyin kıymetini bilmezlik etme.
İşleri çantada keklik saymayı bırak.
O beni çantada keklik gördü.
Saminin cezasının ertelenmesi onaylandı.
- Bizi hafife alma.
- Bizi cepte görme.
- Bizi çantada keklik görmeyin.
Demokrasinin değerini bilmiyoruz.
ve size servetini verdim.
Ayrıca belli başlı avantajları var --
Onun başarısını doğal karşıladık.
Mary Bill'in kibarlığını doğal karşılıyor.
Çok şeyi sorgulamadan kabul ediyorsun.
Üniversite ona bir burs verdi.
Tom bana bir röportaj verdi.
Diyelim ki, televizyon seyretmek dinlendirici olabilir.
Sanığa bir başvuru verildi.
Gerçeği sorgulamadan kabul ettim.
Başkan genel af ilan etti.
Onlar gazeteciye bir röportaj verdiler.
Hiçbir şey sorgusuz sualsiz kabul edilemez.
- Her şeyi sorgularım.
- Her şeyin altında bir bit yeniği ararım.
- Her şeyden şüphelenirim.
Her şeyin altında bir bit yeniği aramamalısın.
Ben her şeyi sorgulamam.
Havayı ve suyu nimetten saymıyoruz.
Erken gitmesi için izin verildi.
O, üniversiteye kabul edildi.
Tom'un affedilmesi vali tarafından onaylandı.
Bu şeyleri hafife almamalısın.
Kral mahkumlara özgürlük verdi.
Ben her zaman buna kesin gözüyle baktım.
Bağışlanan hiçbir şeyi kabul etmemeliyiz.
Eve erken gitmesi için ona izin verildi.
Onun isteği yerine getirilmediği için o öfkeli.
Kendisine birçok özel yetenek bahşedilmiş.
Sami'nin çocuklarına geçici velayet verildi.
- Sami'ye bir yıl kısıtlama emri verildi.
- Sami'ye bir yıl sınırlama emri verildi.
- Sami'ye bir yıl yasaklama emri verildi.
Şu anda Amerika'da bir patent verildikten sonra
önemsemediğimiz basit, gündelik araçlar,
Senin katılacağına kesin gözüyle bakıyorum.
Onların evleneceklerine kesin gözüyle bakıyorum.
Onun razı olacağına kesin gözüyle baktım.
Ofisinde çalışmam için bana izin verdi.
Katılacağına kesin gözüyle bakıyordum.
Onun geleceğine kesin gözüyle bakıyordum.
Onun mutlu olduğuna kesin gözüyle bakıyordu.
Öğretmen eve erken gitmek için bana izin verdi.
Bize bu koyda özel balık tutma izni verildi.
Cevabı bildiğime kesin gözüyle bakıyordu.
Biz onun cezalandırıldığına kesin gözüyle baktık.
Bize yardım edeceğine kesin gözüyle bakıyorduk.
Bize katılacağına kesin gözüyle bakıyorduk.
Tom'un Fransızca konuşabildiğini sorgusuz sualsiz kabul ettim.
Onun bize katılacağına kesin gözüyle bakıyorum.
Bize katılacağına kesin gözüyle bakıyordum.
Tom onu çantada keklik gördüğü zaman Mary bundan hoşlanmıyor.
- Tom'un orada olacağından adım gibi emindim.
- Tom'un orada olacağına kesin gözüyle bakıyordum.
Tom'un bunu yapmayacağına kesin gözüyle bakıyordum.
Tom işi alacağına kesin gözüyle bakıyor gibi görünüyor.
Benim tarafımda olduğuna kesin gözüyle baktım.
Senin bizimle geleceğine kesin gözüyle baktım.
Ona Amerikan vatandaşlığı verilecek.
Bana katılmayacağına hiç ihtimal vermemiştim.
Bana destek olacağına garanti gözüyle bakıyordum.
Profesörün İngilizce konuşabilmesini doğal karşıladık.
Biz hepimiz Tom'un Fransızca konuşabildiğini sorgusuz sualsiz kabul ettik.
Onun yarışı kazanacağına kesin gözüyle baktım.
Mektubumu aldığına kesin gözle bakıyordum.
Biz onun bizimle geleceğine kesin gözüyle baktık.
- Toplantıya katılacağınızı tabii buldum.
- Toplantıya katılacağınızı tartışmasız kabul ettim.
Biz hepimiz profesörün İngilizce konuşabileceğine kesin gözüyle baktık.
Onun bizim düğünümüze geleceğine olmuş gözüyle bakıyorum.
Tehlikenin farkında olduğuna kesin gözüyle baktım.
Partime geleceğine kesin gözüyle baktım.
Tom Mary'nin ne olduğunu zaten bildiğini varsayıyordu.
Hafıza o kadar olağan bir şey ki neredeyse kıymetini bilmiyoruz.
, çünkü El-Ezher bu evliliği kadınlara bir saygısızlık ve