Examples of using "Scattered" in a sentence and their turkish translations:
Anadolu'nun dört bir yanına dağıldılar
Bütün yönlere dağıldılar.
Ani ses kuşları dağıttı.
Kitaplar odanın etrafına dağılmıştı.
Tohumları tüm tarlaya serptik.
ve konuşmam boyunca hepsini dağıttım.
Kırık cam yolun her tarafına dağılmış durumda.
Sami, Leyla'nın ceset parçalarını şehir çevresine dağıttı.
Ayna parçaları zemin üzerinde dağıldı.
Her yere dağılmış boş teneke kutular vardı.
ışığın bedenimizde dağılmasına bir örnek olarak düşünebilirsiniz.
Gazete standları şehir boyunca oraya buraya dağılmıştır.
Aç kedi çöpü mutfağın her yerine saçtı.
Birçok renk ve boyutlarda kristaller onun masasının karşısında dağıldı.
Çin'in kırsal kesimlerinde arkada bırakılmış 60 milyon çocuk var
Ardından korkusuzca kendisi öne çıkıyor ve dağılmış olan kuvvetlerine öncülük ediyor.
Yeni geline de bol bol çocukları olsun diye buğday saçılırdı
Çiftçi buğday tohumlarını tarlada saçtı.
Titan ilk bakışta Dünya'ya çok benziyor. Göller ve denizler kuzey yarımkürede dağılıyor ve zaman zaman yağan yağmurlar kumlu yüzeyini nemlendiriyor.