Translation of "Remarkable" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Remarkable" in a sentence and their turkish translations:

- That's remarkable.
- It's remarkable.

O dikkat çekici.

remarkable!

olağanüstü!

That's remarkable.

O dikkate değer.

That's really remarkable.

Gerçekten şaşırtıcı.

Isn't it remarkable?

Bu dikkat çekici değil mi?

This is remarkable.

Bu dikkat çekici.

It was remarkable.

Dikkat çekiciydi.

Something remarkable happened.

Dikkat çekici bir şey oldu.

That was remarkable.

O dikkat çekiciydi.

Tom is remarkable.

Tom dikkat çekici.

Tom was remarkable.

Tom dikkat çekiciydi.

It's quite remarkable.

O oldukça dikkat çekici.

That's quite remarkable.

O oldukça dikkat çekici.

It's really remarkable.

Gerçekten dikkat çekici.

- Tom has achieved remarkable results.
- Tom achieved remarkable results.

- Tom olağanüstü sonuçlar elde etti.
- Tom dikkat çekici sonuçlara ulaştı.

What a remarkable performance!

Ne olağanüstü bir performans.

It's a remarkable opportunity.

Bu olağanüstü bir fırsat.

You're a remarkable person.

Sen olağanüstü bir insansın.

You're the remarkable one.

Sen dikkat çekici birisin.

She achieved remarkable results.

O, dikkate değer sonuçlar elde etti.

What a remarkable achievement!

Ne olağanüstü bir başarı!

The change was remarkable.

Değişim dikkat çekiciydi.

- You're extraordinary.
- You're remarkable.

Sen dikkat çekicisin.

This really is remarkable.

Bu gerçekten dikkat çekici.

This is pretty remarkable.

Bu oldukça dikkat çekici.

- I thought that was remarkable.
- I thought that that was remarkable.

Onun çok dikkat çekici olduğunu düşündüm.

- That's remarkable.
- This is extraordinary.
- This is outstanding.
- This is remarkable.

Bu olağanüstü.

- That was fabulous.
- It was outstanding.
- It was remarkable.
- That was remarkable.

Dikkat çekiciydi.

Euler's identity really is remarkable.

Euler'in kişiliği gerçekten dikkate değer.

The house wasn't particularly remarkable.

Ev özellikle dikkat çekici değildi.

Tom has achieved remarkable results.

Tom dikkat çekici sonuçlar elde etti.

Tom has a remarkable memory.

Tom'un olağanüstü bir hafızası var.

Mary is a remarkable girl.

Mary dikkat çekici bir kız.

Mary is a remarkable woman.

Mary dikkat çekici bir kadın.

We've had some remarkable results.

Bazı dikkat çekici sonuçlar elde ettik.

Tom is a remarkable person.

Tom dikkat çekici bir kişi.

It was a remarkable experience.

Bu olağanüstü bir deneyimdi.

He has a remarkable memory.

Onun dikkate değer bir hafızası vardır.

Our students showed remarkable progress.

Öğrencilerimiz dikkat çekici bir ilerleme gösterdi.

This is a remarkable place.

Bu dikkat çekici bir yer.

It's been a remarkable journey.

Dikkat çekici bir yolculuk oldu.

This is a remarkable finding.

Bu dikkat çekici bir bulgudur.

Tom lived a remarkable life.

Tom olağanüstü bir hayat yaşadı.

And what they heard was remarkable.

ve duydukları şey olağanüstüydü.

A remarkable array of tiny creatures.

Minik yaratıklardan oluşan göz alıcı bir yelpaze.

He made remarkable progress in English.

İngilizcede kayda değer bir gelişme yaptı.

You've done remarkable things here, Tom.

Burada olağanüstü şeyler yaptın, Tom.

Recent advances in medicine are remarkable.

Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.

Tom is a remarkable young man.

Tom fevkalade genç bir adam.

Tom has done a remarkable job.

Tom dikkate değer bir iş yaptı.

Your report is good - even remarkable.

Senin raporun iyi, hatta dikkat çekici.

Tom made remarkable progress in French.

Tom, Fransızcada dikkat çekici ilerleme kaydetti.

Your love of animals is remarkable.

Hayvanlara olan sevginiz dikkat çekici.

Her love of animals is remarkable.

Hayvanlara olan sevgisi dikkat çekicidir.

Their love of animals is remarkable.

Onların hayvanlara olan sevgisi dikkat çekicidir.

What Tom did was pretty remarkable.

Tom'un yaptığı şey oldukça dikkat çekiciydi.

But the huntsman has a remarkable skill.

Fakat avcının inanılmaz bir kabiliyeti var.

He has a remarkable aptitude for music.

Onun müziğe olağanüstü bir yeteneği var.

The recent advances in medicine are remarkable.

Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.

He has made remarkable progress in English.

İngilizcede dikkate değer bir ilerleme kaydetti.

Mary is quite a remarkable young lady.

Mary oldukça dikkat çekici bir genç bayan.

I've seen Tom do some remarkable things.

Tom'un bazı dikkate değer şeyler yaptığını gördüm.

Tom is really quite a remarkable person.

Tom gerçekten oldukça dikkat çekici bir kişidir.

Tom has made remarkable progress in French.

Tom Fransızcada dikkat çekici bir gelişme yaptı.

- I think Tom is a pretty remarkable person.
- I think that Tom is a pretty remarkable person.

Tom'un oldukça dikkate değer bir kişi olduğunu düşünüyorum.

It was a remarkable performance by Third Corps….  

Üçüncü Kolordu tarafından olağanüstü bir performanstı….

They found the most remarkable and spectacular objects -

Çok önemli ve olağanüstü objeler buldular-

My sister has made remarkable progress in English.

Kız kardeşim İngilizcede önemli bir gelişme kaydetti.

I've seen Tom do some pretty remarkable things.

Tom'un bazı dikkate değer şeyler yaptığını gördüm.

She earned remarkable grades at the final exams.

O final sınavlarında dikkat çekici notlar kazandı.

She has recently made remarkable progress in English.

O son günlerde İngilizcede kayda değer ilerleme yaptı.

- It's a remarkable opportunity.
- It's a wonderful opportunity.

Bu altın bir fırsat.

But something remarkable has happened over the past decade.

Ancak son on yılda dikkate değer bir şey oldu.

One of the most remarkable in this table is

Bu tabloda en çok dikkat çekenlerden bir tanesi ise

What was remarkable about the people of the time

O insanlar konusundaki dikkate değer şey şuydu,

Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.

Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.

At the 2014 Masters Tournament, he did something remarkable.

2014 Masters Turnuvasında, dikkat çekici bir şey yaptı.

No other contestant has obtained such a remarkable achievement.

Başka hiçbir yarışmacı böyle dikkat çekici bir başarı elde etmedi.

You've made remarkable progress in English in the past year.

Geçen yıl İngilizcede dikkat çekici bir ilerleme yaptın.

His remarkable, soldiering skills  would be sorely missed by the Emperor  

Soult'un askeri zihniyle . Olağanüstü askerlik becerileri,

Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique.

Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.

Now, the numbers of may seem small, but the results were remarkable.

Sayıları az görünüyor olabilir fakat tedavinin sonuçları olağanüstüydü.

In the dead of night, low-light cameras reveal a remarkable sight.

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

On the third orbit, Anders captured one of history’s most remarkable photos.

Üçüncü yörüngede Anders, tarihin en dikkat çekici fotoğraflarından birini çekti.

But it's actually one of the most remarkable objects I've ever encountered.

fakat aslında bu benim rastladığım en olağanüstü objelerden biri.

He was able to put up remarkable performances at the sports competition.

O, spor yarışmasında olağanüstü performansları koymayı başardı.

For a girl of her age, Mary expresses very clever, remarkable thoughts.

Onun yaşındaki bir kız için, Mary çok zeki, dikkat çekici düşünceler ifade eder.

Thermal imaging reveals a remarkable strategy. The lioness separates herself from the disorderly pride.

Termal görüntüleme, şahane bir stratejiyi gözler önüne seriyor. Dişi aslan, intizamsız sürüden ayrılıyor.

His huge eyes drink in the light... ...giving him remarkable agility in the dark.

Devasa gözleri ışığı âdeta kana kana içiyor. Böylece karanlıkta çok çevik hareket edebiliyor.

We discover the remarkable ways in which animals are conquering this new nighttime world.

...hayvanların, bu yeni gece dünyasını şaşırtıcı yöntemlerle nasıl fethetmekte olduğunu keşfediyoruz.

But there are still remarkable events. This man also gives news about the future.

Ama yine de dikkat çekici olaylar var. Gelecekle ilgili haberler de veriyor bu adam.

What's the remarkable thing is that we know quite a lot about Assyria today,

Dikkate değer olan şey ise, bugün Asurlular konusunda çok şey biliyoruz

And the remarkable thing about this was that it was a story of a flood

ve bu tufan hikâyesinde dikkat çeken şey

- Tom did a phenomenal job.
- Tom did an extraordinary job.
- Tom did a remarkable job.

Tom olağanüstü bir iş yaptı.

- You have done a wonderful job.
- You've done a remarkable job.
- You've done a wonderful job.

Fevkalade bir iş yaptın.

On the outside this building is not remarkable, but if you look inside there is a courtyard with a very beautiful garden.

Bu bina dışarıdan dikkat çekici değildir ama içine bakarsanız çok güzel bahçeli bir iç avlu vardır.