Examples of using "Principle" in a sentence and their turkish translations:
Üçüncü prensip:
Prensip meselesi.
Prensip olarak katılıyorum.
İlk ilkemiz sestir.
Diğer ilkemiz ise tarafsızlık.
Diğer ilke ise anlamaktır.
Son ilke ise saygıdır,
İlke olarak yanındayım.
Eşit uzaklık ilkesi nedir?
Bu bir prensip meselesi.
O, prensibine bağlı kaldı.
Fark etmez, kural ne olursa olsun aynı.
'Yapabilecekleriniz, prensip olarak,
Tom, Mary ile prensipte anlaştı.
Ben ilke olarak öneriye katılıyorum.
Herkes o fikri prensip olarak kabul edecektir.
Cesaret, Hanuka'nın temel bir ilkesidir.
Yıllar önce bu ilke yaygın olarak tanınmıştır.
Uğrunda ölmek için iyi bir ilke.
Ama sonunda temel, belli başlı bir prensip keşfettim.
O, eğitimin yanında temel sorundur.
İlke olarak planı kabul eder misin?
O, konunun prensibini anlamıyor.
Çoğunluk kuralı demokrasinin temel ilkesidir.
En dönüşümsel olan prensiplerden bir diğeri ise,
Bu durum da yine en kolay tercih prensibine dayanmakta
Esperanto konuşanlar hala ilke olarak en azından iki dillidirler.
Şekil değişir, ancak prensipte yalnız kalır.
İşte bu mikrodalga fırının tasarlanmasındaki temel prensiptir.
Korku değil, umut insan ilişkilerinde yaratıcı ilkedir.
Açıklık her teknik yazarın bir yol gösterici ilkesi olmalıdır.
İlk defa ruhsal bir ilkeye karşı bağ hissediyorlardı.
Bu ders kitabının ilkesi iletişimsel yönteme dayanmaktadır.
prensip ile bu hataları yapmaktan nasıl kaçınabileceğimiz hakkında konuşacağım.
Kuzey Amerika'da işler, "Her zaman müşteri haklıdır." prensibi ile yapılır.
İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler.
Haziran ayı sonuna kadar tarafların ilke anlaşmasına varmaları gereklidir.
insanlık suçu bu, ilk aşamada kan dökülmüyor.
Ben prensip olarak yasağa katılıyorum fakat uygulamada oldukça zor olacak.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
Prensip olarak, her araç için bir park yeri olmalıdır. Uygulamada, bu doğru değildir.