Examples of using "Prepare" in a sentence and their turkish translations:
Ölmeye hazır olun.
Kendini hazırla.
Cüzdanınızı hazırlayın!
Ölmeye hazır olun.
Ben bir şey hazırlayacağım.
Dövüşme için hazırlan.
Tahliye etmek için hazırla.
İnişe hazırlanın.
Biraz yiyecek hazırlayacağım.
- Sıkıntıdan patlamaya hazır olun.
- Canınızın sıkılmasına hazır olun.
En kötüsü için hazırlanın.
Herkesin yeterince hazırlanması gerekir.
Acil kalkış için hazırlanın.
Kalkış için hazırlanın lütfen.
- Torpidoları fırlatmaya hazırlayın.
- Torpidoları fırlatmak için hazırlanın.
Linda kahve hazırlayacak.
MCAT sınavını geçmeye hazırlanıyoruz, doğal bir afete hazırlanıyoruz.
Yolculuk için hazırlan.
Kız kardeşim kahvaltı hazırlayacak.
Ben akşam yemeği için sashimi hazırlayacağım.
Akşam yemeği hazırlama zamanı.
Tom kendini hazırlamaya başladı.
Kendini geleceğe hazırla.
Hazırlanmak için zamana ihtiyacım var.
Ben bir konuşma hazırlamadım.
Senin, derslerine hazırlaman gerekir.
- Kahvaltılarını hazırlamalıyım.
- Kahvaltılarını hazırlamak zorundayım.
Uçuş görevlileri, iniş için hazırlanın.
Konuşmanı önceden hazırla.
Kendini hazırlaman gerekiyor.
Gideceğim ve bir şey hazırlayacağım
Kahve hazırlamam gerekiyor mu?
Yemek hazırlamayı severim.
Kendini en kötüsüne hazırla.
Kendinizi hazırlamalısınız.
Resmî bir konuşma hazırlamana gerek yok.
- Barış istiyorsan savaşa hazır ol.
- Barış istiyorsanız savaşa hazır olun.
Yarınki dersler için hazırlık yapmalısın.
Sınava hazırlanmalıyım.
Gelecek için hazırlanmalısın.
Lütfen yemeği hazırlamama yardım et.
Beni bunun için hazırlamadın.
Biraz çay hazırlayacağım.
Sunumumu hazırlamak zorundayım.
Hazırlanmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
Mary annesinin akşam yemeği hazırlamasına yardım etti.
Tom annesinin akşam yemeği hazırlamasına yardım etti.
Ben kahvaltı hazırlamak zorundayım.
Bu yemeği nasıl hazırlıyorsun?
Bir şok için kendini hazırla, Tom.
Birkaç tane hamburger hazırlayacağım.
Kendinizi savaş için hazırlamalısınız.
Her şey için hazırlanmalısın.
En kötüsü için hazırlanmalısın.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
Hazırlanacak çok şey var.
Kendimizi savaş için hazırlamalıyız.
Sıkı durun.
- O çorbayı nasıl hazırlıyorsun?
- O çorba nasıl hazırlanıyor?
Düşüncelerimi çok önceden hazırlıyorum.
Sınavı için hazır değildi.
Ayrıca hazırlayacak ev ödevin vardı.
Sunumum için hazırlanmak zorundayım.
Sınava hazırlanmak zorundayım.
Barış istiyorsan, savaş için hazırlan.
Test için hazırlanmak zorundayım.
Tom'u haber için hazırlasan iyi olur.
En kötü ihtimale karşı hazırlanmalısın.
- Barış istiyorsan savaşa hazır ol.
- Barış istiyorsanız savaşa hazır olun.
Listeyi hazırlamak için zamana ihtiyacımız var.
Tom gezisi için hazırlanmak zorundaydı.
Eve vardıktan sonra akşam yemeğini hazırlayacaksın.
Gelecek için hazırlansan iyi olur.
Sana sıcak bir yemek hazırlayayım mı?
Olası saldırılar için hazırlanmaya başladılar.
Kanada da savaş için hazırlanmaya başladı.
En kötüsü için kendinizi hazırlamalısınız.
En kötüsü için hazır olmalıyız.
Hazır hale gelmen gerekir.
Kendimizi savaş için hazırlamamız lazım.
Sınava hazırlanmak zorundayım.
Yarınki ders için ne hazırlayacağım?
İngilizce sınavına hazırlanmak zorundayım.
- Sınava hazırlanmaya başlasak iyi olacak.
- En iyisi sınava hazırlanmaya başlayalım.
Böyle yazılmıştır. Türkler geliyor, hazırlanın!
Siz de muayene için hazırlanabilirsiniz.
Ziyaretçi için bir oda hazırlaman gerekir.
Konuşmaya hazırlanmak için çok az zamanım vardı.
Parti için hazırlanmama yardım eder misin?
En iyiyi umut et; en kötüye hazırlan.