Examples of using "Pace" in a sentence and their turkish translations:
- Rahat ol.
- Acele etme.
- Takma kafana.
Onun yürüyüşü hızlandı.
Tom ayak uydurdu.
Volta atalım.
Tempoyu artıralım.
O ona ayak uydurdu.
Tempoya ayak uyduramıyorum.
Ben sana ayak uyduramam.
Tom'un hız değişikliğine ihtiyacı var.
O büyük bir hızla yürüdü.
O yavaş yürüyor.
Hadi, tempoyu artırın.
Sadece hızı kendime göre ayarlamam gerekiyor.
- Hızlanın.
- Tempoyu artırın.
onların hızına ayak uyduramayacağımı da anladım.
Hızına ayak uyduramıyorum.
Ben işleri kendi tempomda yaparım.
Bu ferahlatıcı bir değişiklik.
Her kişi kendi hızında olgunlaşır.
Senin planına ayak uyduramam.
Tom işleri kendi hızınızda yapar.
Onun aylığı enflasyona ayak uyduramıyor.
İşler bir kaplumbağa hızında ilerliyor.
Antarktika, şaşırtıcı bir hızla eriyor.
Ağırdan alın.
Sorun bir salyangoz hızında ilerliyor.
- Trafik gıdım gıdım ilerledi.
- Trafik adım adım ilerledi.
Biz en son araştırmaya ayak uydurmadık.
Başta tam gaz başlarsan, ortada dayanıklılığını yitirirsin.
O sabit bir hızda tepeye yürüyordu.
Karanlık olmaya başladığında, ben adımlarımı hızlandırdım.
Ama bazı hayvanlar için değişime ayak uydurmak zor.
Lütfen çok hızlı yürüme. Sana ayak uyduramıyorum.
Bu hoş bir değişiklik.
Beyin hakkında bildiğimiz şey onun nefes kesici bir hızla değişiyor olması.
Merkezdeki birliklerin çoğu piyade olduğundan ve sessiz kalamadığından,
İşte yoğun geçen birkaç günden sonra, Tom bir değişikliği iple çekiyor.
Biz inşaat hızının büyük daireler talebini karşılamaya yeterli olmadığı için üzgünüz.
Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.
Ekonomimizin büyüdüğü bir anda bizim işletmelerimiz 1990'lardan beri en hızlı tempoda işler yaratıyorlar ve ücretler tekrar yükselmeye başlıyor, bizim olmak istediğimiz ülke türü hakkında bazı seçimler yapmak zorundayız.