Translation of "Muslim" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Muslim" in a sentence and their turkish translations:

- I'm Muslim.
- I am Muslim.

Ben Müslümanım.

Sami was Muslim.

Sami Müslümandı.

I am a Muslim.

Ben bir müslümanım.

China’s mostly Muslim minority.

1 milyon Uygur’u tutukluyor.

Tom is a Muslim.

- Tom bir Müslüman.
- Tom bir Müsümandır.

It's a Muslim name.

Bu bir Müslüman ismi.

Sami's cellmate was Muslim.

Sami'nin hücre arkadaşı Müslüman'dı.

Sami was born Muslim.

- Sami Müslüman doğdu.
- Sami Müslüman olarak doğdu.

Sami is a Muslim.

- Sami Müslüman.
- Sami Müslümandır.

Sami's mother was Muslim.

Sami'nin annesi Müslüman'dı.

Sami is Muslim now.

Sami artık Müslüman.

Sami became a Muslim.

Sami Müslüman oldu.

Sami's parents are Muslim.

Sami'nin anne-babası Müslüman.

Sami is Muslim himself.

Sami kendisi de Müslüman.

Sami was not Muslim.

- Sami Müslüman değildi.
- Sami gayrimüslimdi.

I'm a Muslim convert.

Dönme bir Müslümanım.

My parents are Muslim.

Ebeveynim Müslümandır.

My father is Muslim.

Babam Müslümandır.

He's a strict Muslim.

Sofu bir Müslüman.

- I wanna be a Muslim.
- I want to be a Muslim.

Bir müslüman olmak istiyorum.

In non-Turkish Muslim societies,

Türk olmayan müslüman toplumlarında ise

I have a Muslim neighbor.

Müslüman bir komşum var.

He is a true Muslim.

O gerçek bir Müslüman

Pakistan is a Muslim country.

- Pakistan Müslüman bir ülkedir.
- Pakistan müslüman bir ülkedir.

Sami is an observant Muslim.

- Sami dini bütün bir Müslüman.
- Sami mütedeyyin bir Müslüman.
- Sami dini vecibelerini yerine getiren bir Müslüman.

Fadil met a Muslim woman.

Fadıl, Müslüman bir kadınla tanıştı.

Fadil had a Muslim girlfriend.

Fadıl'ın Müslüman bir kız arkadaşı vardı.

Sami married a Muslim woman.

Sami Müslüman bir kadınla evlendi.

Sami visited many Muslim countries.

- Sami birçok Müslüman ülkeyi gezdi.
- Sami çok sayıda Müslüman ülkeyi ziyaret etti.

Sami was brought up Muslim.

- Sami Müslüman olarak yetiştirildi.
- Sami Müslüman bir ailede yetişti.

This is the Muslim greeting.

Müslümanların selamlama şekli bu.

Sami was an ordinary Muslim.

Sami sıradan bir Müslüman'dı.

Sami's Muslim name is Abdullah.

Sami'nin Müslüman adı Abdullah'tır.

Sami is a new Muslim.

Sami yeni Müslüman oldu.

Sami thought Layla was Muslim.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu düşündü.

Sami was a good Muslim.

Sami iyi bir Müslüman'dı.

Sami is a former muslim.

Sami eski bir Müslümandır.

Yitzhak married a Muslim woman.

İzak Müslüman bir kadınla evlendi.

Sami married a Muslim girl.

Sami Müslüman bir kızla evlendi.

Sami had many Muslim friends.

Sami'nin çok Müslüman arkadaşı olmuştu.

Sami has a Muslim friend.

Sami'nin Müslüman bir arkadaşı var.

Sami was a Muslim student.

Sami Müslüman bir öğrenciydi.

Sami loved being a Muslim.

Sami Müslüman olmaktan çok memnundu.

Sami is a proud Muslim.

Sami gururla Müslüman.

Sami took a Muslim name.

Sami Müslüman ismi aldı.

Sami is a cultural Muslim.

- Sami kültürel Müslüman.
- Sami sosyolojik Müslüman.
- Sami tatlısu Müslümanı.

Sami is a secular Muslim.

- Sami laik Müslüman.
- Sami laik bir Müslümandır.

Sami is a reformist Muslim.

- Sami reformcu bir Müslüman.
- Sami yenilikçi bir Müslüman.
- Sami yenilikçi bir Müslümandır.

Sami is a Sunni Muslim.

- Sami Sünni Müslüman.
- Sami Sünni.

Sami is a Shiite Muslim.

- Sami Şii Müslüman.
- Sami Şii.

Sami is a Shafi'i Muslim.

- Sami Şafii.
- Sami Şafii Müslüman.

Ali's grandfather made muslim amulets.

Ali'nin dedesi muskacıydı.

I was raised a Muslim.

Müslüman olarak yetiştirildim.

I am not a Muslim.

Ben Müslüman değilim.

She married a Muslim man.

Müslüman bir erkekle evlendi.

Sami was a non-Muslim.

Sami gayrimüslimdi.

Do these movements suit a Muslim?

bu hareketler bir Müslümana yakışır mı?

But the Seljuks were also Muslim

Fakat Selçuklular da müslümandı

She's a blue-eyed Chinese Muslim.

O mavi gözlü bir Çinli Müslümandır.

Sami and Layla are both Muslim.

Sami de Leyla da Müslüman.

Sami wanted to be a Muslim.

Sami Müslüman olmak istiyordu.

Sami was in a Muslim country.

Sami Müslüman bir ülkedeydi.

Sami wanted to die a Muslim.

Sami Müslüman olarak ölmek istiyordu.

Sami was born and raised Muslim.

- Sami Müslüman olarak doğdu ve yetiştirildi.
- Sami doğma büyüme Müslüman'dı.

Sami met a Muslim woman online.

Sami internette Müslüman bir kadınla tanıştı.

Sami and Layla were both Muslim.

Sami de Leyla da Müslüman'dı.

Sami and Layla were born Muslim.

Sami de Leyla da Müslüman olarak doğmuştu.

Sami lived in a Muslim country.

Sami Müslüman bir ülkede yaşadı.

Being Muslim is not a crime.

Müslüman olmak suç değildir.

Algeria is a Muslim-majority nation.

Cezayir Müslüman çoğunluklu bir ülke.

Most of Algeria's population is Muslim.

Cezayir nüfusunun çoğu Müslüman.

Kabyles are of course overwhelmingly Muslim.

Kabiliyelilerin ezici çoğunluğu tabii ki Müslüman.

Many Muslim people died protecting Christians.

Birçok Müslüman insan Hıristiyanları korurken öldü.

He joined the Algerian Muslim Scouts.

Cezayirli Müslüman İzciler Birliği'ne katıldı.

Anti-Muslim sentiment spiked in 2001.

2001 yılında İslam karşıtlığı yükselişe geçmiştir.

Why don't you be a Muslim?

Neden Müslüman olmuyorsun?

Mumbai has a large Muslim population.

Mumbai büyük bir Müslüman nüfusuna sahiptir.

Like my grandfather, a conservative Muslim guy.

dedem gibi esmer insanlarla bağlantı kurabiliyor

Does your wife wear the Muslim headscarf?

- Eşin başörtüsü takıyor mu?
- Eşinizin başı kapalı mı?

Fadil dated a Muslim girl from Egypt.

- Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla flört etti.
- Fazıl Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmıştı.

Fadil became a Muslim in January 1998.

Fadıl Ocak 1998'de Müslüman oldu.

What convinced Fadil to become a Muslim?

Fadıl'ı Müslüman olmaya ne ikna etti?

Sami didn't know that Layla was Muslim.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu bilmiyordu.

Sami never knew that Layla was Muslim.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu hiç bilmiyordu.

Sami was from a practising Muslim family.

Sami dini bütün bir aileden geliyordu.

At school, Sami met a Muslim boy.

Sami okulda Müslüman bir çocukla tanıştı.

Sami talked to a few Muslim students.

Sami birkaç Müslüman öğrenciyle konuştu.

Sami was killed because he was Muslim.

Sami Müslüman olduğu için öldürüldü.

Sami is the only Muslim in town.

Kentteki tek Müslüman Sami.

Sami met many Muslim students in Toronto.

Sami Toronto'da çok sayıda Müslüman öğrenciyle tanıştı.

Sami met Muslims from various Muslim countries.

Sami farklı farklı Müslüman ülkelerden Müslümanlarla tanıştı.

As a Muslim, Sami felt very isolated.

Sami bir Müslüman olarak kendini çok soyutlanmış hissediyordu.