Translation of "Highly" in Turkish

- That's highly unlikely.
- That is highly unlikely.

Bu son derece muhtemel değil.

- I am highly intelligent.
- I'm highly intelligent.

Hayli akıllıyım.

Is highly different,

oldukça farklı

He's highly intelligent.

O son derece zeki.

It's highly improbable.

Bu oldukça imkansız.

I'm highly motivated.

Ben hayli motive oldum.

You're highly intelligent.

Sen oldukça zekisin.

She's highly intelligent.

O oldukça zeki.

- He spoke highly of you.
- She spoke highly of you.

- O senden övgüyle bahsetti.
- O seni methetti.
- O seni övdü.

This is highly inefficient.

Bu oldukça etkisiz.

I highly doubt that.

Ben bundan oldukça şüpheliyim.

This is highly irregular.

Bu oldukça düzensiz.

I highly doubt it.

Bundan oldukça şüphe ediyorum.

I highly recommend Tom.

Ben son derece Tom'u tavsiye ediyorum.

This is highly illegal.

Bu oldukça yasa dışı.

This is highly unusual.

Bu epeyce sıra dışı.

I recommend it highly.

Bunu son derece tavsiye ederim.

I highly recommend it.

Bunu son derece tavsiye ederim.

That seems highly unlikely.

Oldukça muhtemel görünmüyor.

Tom is highly intelligent.

Tom oldukça zeki.

Heroin is highly addictive.

Eroin yüksek derecede bağımlılık yapar.

I highly recommend them.

Ziyadesiyle onları tavsiye ederim.

I highly recommend him.

Ziyadesiyle onu tavsiye ederim.

I highly recommend her.

Ziyadesiyle onu tavsiye ederim.

Tom is highly qualified.

Tom oldukça nitelikli.

It is highly improper.

O, oldukça uygunsuz.

This is highly recommended.

Bu hayli tavsiye edilir.

Sami was highly concerned.

Sami hayli endişeliydi.

But again, it's highly probable.

Yine de, bu ihtimal çok yüksek.

Highly stylized humans are depicted

Hayli stilize insanlar tasvir edilmiş,

Everyone speaks highly of him.

Herkes ondan övgüyle bahseder.

His story is highly colored.

Onun hikayesi oldukça renkli.

Your conclusion is highly arguable.

Kararın oldukça tartışmaya açık

She thinks highly of him.

O onu epeyce düşünüyor.

This movie is highly controversial.

Bu film son derece tartışmalı.

His designs are highly original.

Tasarımları oldukça orijinaldir.

He spoke highly of you.

- O senden övgüyle bahsetti.
- O seni methetti.
- O seni övdü.

Tom thinks highly of himself.

Tom kendini büyük görüyor.

Tom spoke highly of you.

Tom oldukça senden bahsetti.

I think that's highly unlikely.

Sanırım o büyük ölçüde mümkün değil.

I would highly recommend it.

Bunu son derece tavsiye ederim.

I think highly of him.

Onu oldukça çok düşünüyorum.

The arrangement proved highly profitable.

Düzenleme son derece karlı olduğunu kanıtladı.

Your advice is highly appreciated.

Tavsiyen son derece takdir edilir.

This movie is highly recommended.

Bu film oldukça tavsiye ediliyor.

Tom speaks highly of you.

Tom senden övgüyle bahsediyor.

Tom spoke highly of Mary.

Tom Mary hakkında çok konuştu.

That's highly unlikely to happen.

Onun olması son derece düşük.

He esteems the professor highly.

O, profesöre oldukça değer veriyor.

Our teachers are highly qualified.

Öğretmenlerimiz hayli niteliklidirler.

This book is highly recommended.

- Bu kitap çokça tavsiye ediliyor.
- Bu kitap hayli tavsiye ediliyor.

Tom's design was highly original.

- Tom'un tasarımı son derece orijinaldi.
- Tom'un tasarımı hayli orijinaldi.
- Tom'un dizaynı son derece orijinaldi.

I find it highly suspicious.

Onu hayli şüpheli buluyorum.

Tom thinks highly of Mary.

Tom Mary'yi çok düşünüyor.

That book is highly misleading.

O kitap hayli yanıltıcıdır.

This music is highly polyphonic.

Bu müzik hayli çok seslidir.

His music is highly polyphonic.

- Onun müziği oldukça polifoniktir.
- Onun müziği hayli çok seslidir.

That's possible but highly unlikely.

Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.

Northern Algeria is highly urbanized.

Kuzey Cezayir oldukça kentleşmiş durumda.

- Tom thought it was highly amusing.
- Tom thought that it was highly amusing.

Tom onun hayli eğlenceli olduğunu düşündü.

highly skilled labour and good salaries.

becerikli iş gücü ve iyi maaş gerekiyordu.

Our personnel are very highly educated.

Personelimiz oldukça çok eğitimlidir.

Artists are highly respected in France.

Fransa'da sanatçlara hayli saygı gösterilir.

Chess is a highly intellectual game.

Satranç son derece entelektüel bir oyundur.

My boss thinks highly of me.

Patronum beni oldukça düşünüyor.

He is a highly paid man.

O yüksek ücretli bir adamdır.

Tom is a highly gifted man.

Tom son derece yetenekli bir adamdır.

Tom thought quite highly of you.

Tom seni oldukça çok düşündü.

Tom thinks quite highly of Mary.

Tom Mary'yi oldukça fazla düşünüyor.

His teaching methods are highly unorthodox.

Onun öğretim yöntemleri alışılmışın hayli dışında.

The speaker's comments were highly offensive.

Sözcünün yorumları oldukça rahatsız ediciydi.

Tom speaks very highly of you.

Tom sizden çok konuşur.

Tom is a highly sensitive person.

Tom son derece duyarlı biridir.

I am a highly qualified professional.

Ben yüksek nitelikli bir profesyonel değilim.

Humans are a highly social species.

İnsanlar son derece sosyal bir türdür.

This is a highly recommended restaurant.

Bu, çok tavsiye edilen bir restorandır.

Tom is a highly-educated man.

Tom çok eğitimli bir adamdır.

He is armed and highly dangerous.

O silahlı ve son derece tehlikeli.

Love is a highly addictive drug.

Aşk hayli bağımlılık yapıcı bir ilaçtır.

History is a highly politicized subject.

Tarih hayli siyasallaştırılmış bir konudur.

Tom spoke very highly of you.

Tom senden övgüyle bahsetti..

- I know you think highly of Tom.
- I know that you think highly of Tom.

- Tom'u iyi biri olarak gördüğünü biliyorum.
- Tom hakkında olumlu düşündüğünü biliyorum.

But it is highly responsive to them.

ama hislere çok fazla tepki veriyor.

Now, our volunteers watched highly unpleasant films --

Gönüllülerimiz fazlasıyla tatsız filmler izledi

His story was highly amusing to us.

Onun hikayesi bizim için oldukça eğlenceliydi.

Mr. Ito is a highly educated man.

Bay Ito oldukça eğitimli bir insan.

- I am greatly impressed.
- I'm highly impressed.

Ben bir hayli etkilendim.

The Japanese telephone system is highly efficient.

japon telefon sistemi hayli etkindir.

I highly doubt Tom knows any French.

Ben Tom'un hiç Fransızca bildiğinden şüpheliyim.

Her new novel has been highly praised.

Onun yeni romanı hayli övüldü.

Tom is a highly-respected community leader.

Tom oldukça saygın bir toplum lideri.

Dan is a highly trained professional investigator.

Dan hayli eğitimli profesyonel bir araştırmacıdır.

They consider him a highly qualified employee.

Onu hayli nitelikli bir çalışan olarak düşünüyorlar.

All this is, of course, highly suspicious.

Bunun hepsi, elbette, son derece şüpheli.