Translation of "Favor" in Turkish

- I need a favor.
- Do me a favor.

Bana bir iyilik yap.

- I need a big favor.
- I need a huge favor.

Büyük bir iyiliğe ihtiyacım var.

- I did him a favor.
- I did her a favor.

Ona bir iyilik yaptım.

- He owes me a favor.
- She owes me a favor.

O bana bir iyilik borçlu.

I need a favor.

Bana bir iyilik yap.

Tom needs a favor.

Tom'un bir iyiliğe ihtiyacı var.

- I asked Tom for a favor.
- I asked Tom a favor.

Ben Tom'dan bir iyilik istedim.

- I asked a favor of him.
- I asked him for a favor.

Ondan bir iyilik istedim.

- May I ask you a favor?
- Can I ask you a favor?

- Senden bir iyilik isteyebilir miyim?
- Sizden bir şey rica edebilir miyim?

- Would you do me a favor?
- Will you do me a favor?

Bana bir iyilik yapar mısın?

Favor audio over video calls.

Video görüşmesindense sesli konuşmayı tercih edin.

Luck turned in my favor.

Şans benim lehine döndü.

I did you a favor.

Sana bir iyilik yaptım.

He owes me a favor.

O bana bir iyilik borçlu.

She owes me a favor.

O bana bir iyilik borçlu.

Can I ask a favor?

Bir iyilik isteyebilir miyim?

You owe me a favor.

Bana bir iyilik borçlusun.

Could you do me favor?

Bana bir iyilik yapar mısın?

I did Tom a favor.

Tom'a bir iyilik yaptım.

I need one more favor.

Bir iyiliğe daha ihtiyacım var.

I owe you a favor.

Sana bir iyilik borçluyum.

I'm doing you a favor.

- Sana bir iyilik yapıyorum.
- Size bir iyilik yapıyorum.

Just do me one favor.

Sadece bana bir iyilik yap.

Tom owes us a favor.

Tom bize bir iyilik borçlu.

I do need one favor.

Bir iyiliğe ihtiyacım var.

Let's do someone a favor.

Birine bir iyilik yapalım.

I did her a favor.

Ona bir iyilik yaptım.

I need a huge favor.

Büyük bir iyiliğe ihtiyacım var.

I did them a favor.

Onlara bir iyilik yaptım.

Tom owes me a favor.

Tom bana bir iyilik borçlu.

Tom did Mary a favor.

Tom Mary'ye bir iyilik yaptı.

Let's do Tom a favor.

Tom'a bir iyilik yapalım.

I did him a favor.

Ona bir iyilik yaptım.

Hey, I need a favor.

Hey, ben bir iyilik istiyorum.

He is in my favor.

O beni destekliyor.

Nobody's in favor of torture.

Hiç kimse işkenceden yana değildir.

I asked Tom a favor.

Tom'dan bir iyilik istedim.

She didn't return the favor.

O, iyiliğe karşılık vermedi.

I'm doing Tom a favor.

Tom'a bir iyilik yapıyorum.

- Could I ask a favor of you?
- Can I ask you a favor?

- Sizden bir iyilik isteyebilir miyim?
- Senden bir iyilik isteyebilir miyim?

- We are in favor of your plan.
- We're in favor of your plan.

Biz planını destekliyoruz.

- They are in favor of your plan.
- They're in favor of your plan.

Onlar senin planı destekliyorlar.

- Tom said he needed a favor.
- Tom said that he needed a favor.

Tom bir iyiliğe ihtiyacı olduğunu söyledi.

- I have a favor to ask.
- I'm asking you to do me a favor.
- I'd like you to do me a favor.

Bana bir iyilik yapmanı istiyorum.

- Could you do me a big favor?
- Could you do me a huge favor?

Bana büyük bir iyilik yapar mısın?

- I have a favor to ask of you.
- I have a favor to ask.
- I have a small favor to ask of you.

Senden küçük bir iyilik istiyorum.

This isn't a personal favor, right?

Bu kişisel bir iyilik değil, değil mi?

The evidence was in his favor.

Kanıt onun lehineydi.

The odds are in his favor.

Avantajlar ondan yana.

He asked a favor of me.

O benden bir iyilik istedi.

Could you do me one favor?

Bana bir iyilik yapar mısın?

Tom has done us a favor.

Tom bize bir iyilik yaptı.

Tom has done you a favor.

Tom sana bir iyilik yaptı.

I do owe Tom a favor.

Ben Tom'a bir iyilik borçluyum.

Just do me one last favor.

Bana sadece son bir iyilik yap.

I have one favor to ask.

İsteyecek bir iyiliğim var.

I'm not looking for a favor.

İyilik beklemiyorum.

Do me a favor, will you?

Bana bir iyilik yap, yapar mısın?

The statistics are in your favor.

İstatistikler sizin lehinize.

The judge ruled in her favor.

Hakim onun lehine karar verdi.

You said you needed a favor.

Bir iyiliğe ihtiyacın olduğunu söyledin.

I'd be in favor of that.

Onun lehinde olacağım.

The odds are in Tom's favor.

Bu olasılık Tom'un lehinde.

I'd consider that a real favor.

Onu gerçek bir iyilik olarak görürdüm.

I'm in favor of higher taxes.

Yüksek vergilerden yanayım.

Tom did me a big favor.

Tom bana büyük bir iyilik yaptı.

- Would you do me a favor?
- Will you do me a favor?
- Can you do me a favor?
- Would you do me a favour?

Bana bir iyilik yapar mısın?

- All the people are in favor of your idea.
- Everyone is in favor of your idea.

Herkes senin fikrini destekliyor.

In favor of life. Not against life.

hayatın aleyhine değil, lehine olmak lazım.

Because it uses it in his favor

çünkü bu onu lehine kullanıyor

Would you please do me a favor?

Lütfen bana bir iyilik yapar mısın?

They are in favor of the plan.

Onlar planı destekliyorlar.

They are in favor of your plan.

Onlar senin projenin lehinde.

He was in favor of the proposition.

O, teklifin lehindeydi.

Is he in favor of the plan?

O, planı destekliyor mu?

The old man asked me a favor.

Yaşlı adam benden bir iyilik istedi.

Tom is in favor of gun control.

Tom silah kontrolünün lehinde.

I'm not in favor of this plan.

Ben bu planı desteklemiyorum.

Are you in favor of their policy?

Onların politikasını destekliyor musun?

The Germans are in favor of austerity.

Almanlar kemer sıkmaktan yana.

Thank you for doing me this favor.

Bana bu iyiliği yaptığın için teşekkür ederim.

Angela Merkel is in favor of austerity.

Angela Merkel kemer sıkma taraftarıdır.

They are in favor of the proposition.

Onlar öneriden yanalar.

Tom just did Mary a big favor.

Tom az önce Mary'ye büyük bir iyilik yaptı.

Tom just did you a big favor.

Tom az önce sana büyük bir iyilik yaptı.

Could I ask you a big favor?

Senden büyük bir iyilik isteyebilir miyim?

Tom just did me a big favor.

Tom az önce bana büyük bir iyilik yaptı.

Can you do me a big favor?

Bana büyük bir iyilik yapabilir misin?

I have a big favor to ask.

İsteyecek büyük bir iyiliğim var.

Tom owes me a favor or two.

Tom bana bir ya da iki iyilik borçlu.

Tom voted in favor of the proposal.

Tom teklifin lehinde oy verdi.

Could you do me a big favor?

Bana büyük bir iyilik yapar mısın?

I need one last favor from you.

Senden son bir iyilik istiyorum.

I am in favor of the proposition.

Teklifi destekliyorum.