Translation of "Distracted" in Turkish

0.052 sec.

Examples of using "Distracted" in a sentence and their turkish translations:

- Tom's distracted.
- Tom is distracted.

Tom'un kafası karışmış.

- She is easily distracted.
- She's easily distracted.

Onun kolayca dikkati dağılır.

Tom was distracted.

Tom şaşırmıştı.

Tom seemed distracted.

Tom çok endişeli görünüyordu.

Tom got distracted.

Tom'un kafası karıştı.

Tom seems distracted.

Tom dikkati dağılmış görünüyor.

I was distracted.

Dikkatim dağıldı.

You got distracted.

Dikkatin dağıldı.

You seem distracted.

Delirmiş görünüyorsun.

He is distracted.

Aklı bir karış havada.

I got distracted.

Dikkatim dağılmıştı.

You seemed distracted.

Sen şaşırmış görünüyordun.

Men - don't get distracted.

Erkekler - dikkatiniz dağılmasın.

But he's easily distracted.

Ama dikkati hemen dağılıyor.

You seem distracted today.

Bugün kendinden geçmiş görünüyorsun.

Let's not get distracted.

Dikkatimizi dağıtmayalım.

We all got distracted.

Hepimizin dikkati dağıldı.

Tom is easily distracted.

Tom'un kolayca dikkati dağılır.

Maybe Tom was distracted.

Belki de Tom'un dikkati dağılmıştı.

That child's easily distracted.

O çocuğun kolayca dikkati dağılır.

Tom seems slightly distracted.

Tom hafiften deli gibi görünüyordu.

Tom looked pretty distracted.

Tom oldukça deli görünüyordu.

Sorry, I was distracted.

Üzgünüm, çok endişeliydim.

Tom got very distracted.

Tom'un çok dikkati dağılmıştı.

Tom became very distracted.

Tom'un çok dikkati dağıldı.

Tom was obviously distracted.

- Tom açıkça kendinden geçmişti.
- Tom'un aklı tamamen başka yerdeydi.

- I know Tom was distracted.
- I know that Tom was distracted.

Tom'un dikkati dağılmış olduğunu biliyorum.

Tom was distracted by Mary.

Tom'un Mary tarafından dikkati dağıtıldı.

I've been a little distracted.

Biraz kafam karıştı.

Tom looked a little distracted.

Tom biraz şaşırmış görünüyordu.

Tom looks a little distracted.

Tom biraz şaşırmış görünüyor.

You seem a little distracted.

Biraz çok endişeli görünüyorsun.

I'm sorry, I was distracted.

Üzgünüm, ben kendimden geçmiştim.

Tom seemed a little distracted.

Tom biraz dikkati dağılmış gibi görünüyordu.

Tom seemed to be distracted.

Tom dikkati dağılmış gibi görünüyordu.

- Tom told me that I looked distracted.
- Tom told me I looked distracted.

Tom bana telaşlı göründüğümü söyledi.

The noise distracted him from studying.

Gürültü o çalışırken dikkatini dağıttı.

His talk distracted her from grief.

Onun konuşması onu üzüntüsünden uzaklaştırdı.

- He is distracted.
- He's absent-minded.

Onun dikkati dağılmış.

I don't want to be distracted.

Beni rahatsız etmelerini istemiyorum.

I was distracted for a moment.

Bir an için kendimden geçtim.

It looks like Tom is distracted.

Tom dikkati dağılmış gibi görünüyor.

Tom looked like he was distracted.

Tom, dikkati dağılmış gibi görünüyordu.

He was distracted by the beautiful girl.

Güzel kız yüzünden dikkati dağılmıştı.

- I'm pretty rattled.
- I've been pretty distracted.

Ben oldukça şaşırmıştım.

I was distracted by those protesters outside.

Benim dışarıda bu protestocular tarafından dikkatim dağıtıldı.

Tom noticed that Mary seemed a little distracted.

Tom Mary'nin biraz telaşlı göründüğünü fark etti.

I have been a bit distracted this morning.

Bu sabah biraz dikkatim dağıldı.

Because the West became distracted with two major events.

iki önemli olaydan ötürü Batı'nın dikkatinin dağılması.

While she distracted Tom, her boyfriend stole his wallet.

O, Tom'un dikkatini dağıtırken onun erkek arkadaşı onun cüzdanını çaldı.

Walking on a train platform while distracted is very dangerous.

Şaşırmışken tren platformunda yürümek çok tehlikelidir.

Tom looked distant and distracted while Mary told him her life story.

Mary ona hayat hikayesini anlatırken Tom soğuk ve dikkati dağılmış görünüyordu.

Tom was so distracted that he left his camera on the bus.

Tom'un o kadar dikkati dağılmış ki fotoğraf makinesini otobüste bıraktı.

...how it is possible that one can get distracted from any surrounding danger by love.

Bir yandan tehlike var, bir yandan da aşk sayesinde dikkatini o tehlikeden uzaklaştırabiliyorsun.

Mary asked Tom to open the wine bottle and then kissed him while he was distracted.

Mary Tom'dan şarap şişesini açmasını istedi ve sonra kendinden geçmişken onu öptü.