Translation of "Contained" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Contained" in a sentence and their turkish translations:

contained many messages

çok mesaj içeriyordu

It contained harmful chemicals.

Zararlı kimyasallar içeriyordu.

Sami's needle contained poison.

Sami'nin iğnesi zehir içeriyordu.

The chest contained gold coins.

Göğüs altın paralar içeriyordu.

The epidemic has been contained.

Salgın kontrol altına alındı.

The papers contained false information.

- Bildiriler yanlış bilgi içeriyordu.
- Belgeler yanlış bilgi içeriyordu.

How can malaria be contained?

Sıtma nasıl kontrol altına alınabilir?

His speech contained many fine phrases.

Konuşması birçok güzel cümle içeriyordu.

Sami's note contained 66 typed words.

Sami'nin notu 66 tane kelime içeriyordu.

B should contain everything contained in A."

B, A’nın içerisinde olan herşeyi içerir.

Tom's budget contained too many rough estimates.

Tom'un bütçesi çok fazla kaba tahmin içeriyordu.

The box Tom gave me contained potatoes.

Tom'un bana verdiği kutunun içinde patates vardı.

The suitcase contained nothing but dirty clothes.

Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.

Tom's budget contained a lot of guesstimates.

Tom'un bütçesi çok fazla kaba tahmin içeriyordu.

Sami didn't know what Layla's needle contained.

Sami, Leyla'nın iğnesinin içerdiğini bilmiyordu.

contained around 400,000 of the same argon atoms

Gandhi'nin ömrü boyunca soluduğu

The boy found the big box contained nothing but old newspapers.

Çocuk, içinde eski gazetelerden başka hiçbir şey içermeyen büyük bir kutu buldu.

In a closed system the sum of the contained energies remains constant.

Kapalı bir sistem içerisinde bulunan enerjilerin toplamı sabit kalır.

All the while, the Romans assumed that Hannibal is contained in the north.

Bütün bunlar olurken, Romalılar Hannibal'ın hala kuzeyde kaldığını düşünmekteydi.

The salad contained marijuana and then he realized he loved his new job.

Salata esrar içeriyordu ve sonra yeni işini sevdiğini fark etti.

She received a letter from her, but it only contained a few cold words.

O, ondan bir mektup aldı, ancak yalnızca birkaç soğuk söz içeriyordu.

They arrived on behalf of Hulagu Khan, carrying a letter that contained an unequivocal ultimatum:

Bu elçiler Hülagü Han'ın adına oradalardı ve çok açık bir ultimatom u getirmişlerdi

When you go to the beach you see the immensity of the universe contained in the ocean.

Plaja gittiğin zaman okyanusta bulunan evrenin sınırsızlığını görürsün.

Newton became interested in mathematics after buying a book at a fair and not understanding the math concepts it contained.

Newton fuarda bir kitap aldıktan sonra matematiğe ilgi duymaya başladı. Onun içerdiği matematiksel kavramlara değil.

The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.

Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.

In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.

Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.