Translation of "Collapsed" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Collapsed" in a sentence and their turkish translations:

collapsed economy,

çökmüş ekonomi,

Soviet Union collapsed

Sovyetler Birliği yıkıldı

The tower collapsed.

Kule çöktü.

The bridge collapsed.

Köprü yıkıldı.

The house collapsed.

Ev çöktü.

Tom just collapsed.

Tom az önce çöktü.

The tent collapsed.

Çadır çöktü.

Sami's house collapsed.

- Sami'nin evi yıkıldı.
- Sami'nin evi çöktü.

- Tom collapsed on the floor.
- Tom collapsed to the ground.

- Tom yere çöktü.
- Tom yere yığıldı.

The old barn collapsed.

Eski ahır çöktü.

Tom collapsed from exhaustion.

Tom yorgunluktan yıkıldı.

Mary collapsed in tears.

Mary gözyaşları içinde çöktü

He collapsed at her feet.

Onun ayaklarına çöktü.

He collapsed to his knees.

O, dizlerinin üzerine çöktü.

Tom collapsed on the floor.

- Tom yere çöktü.
- Tom yere yığıldı.

Tom collapsed into his chair.

Tom koltuğuna çöktü.

Linda collapsed into Dan's arms.

Linda Dan'ın kollarına yıkıldı.

The whole building has collapsed.

Bütün bina çöktü.

He collapsed on the floor.

O yere çöktü.

The ceiling has partially collapsed.

Tavan kısmen çöktü.

Tom collapsed and died instantly.

Tom çöktü ve anında öldü.

A building collapsed in Cairo.

Kahire'de bir bina çöktü.

Until one day, I literally collapsed

Ta ki bir gün çökene

The dome also collapsed many times

kubbe de bir çok defa çöktü

The house collapsed in an earthquake.

Ev bir depremde çöktü.

The building collapsed in the earthquake.

Bina depremde çöktü.

Tom collapsed because of the heat.

Tom ısıdan dolayı çöktü.

The bank collapsed during the recession.

Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.

The stairs collapsed and he fell.

Merdiven çöktü ve o düştü.

In 1990, the Soviet Union collapsed.

1990 yılında Sovyetler Birliği çöktü.

Tom suffered from a collapsed lung.

Tom çökmüş bir akciğerden muzdaripti.

The brick wall collapsed on itself

- Tuğla duvar kendiliğinden yıkıldı.
- Tuğla duvar kendiliğinden çöktü.

A bike path collapsed in Rio.

Rio'da bir bisiklet yolu çöktü.

They were mining when it collapsed.

Çöktüğü zaman madencilik yapıyorlardı.

Tom died when the building collapsed.

Tom bina çöktüğünde öldü.

The stock market collapsed in 1929.

- 1929'da borsa çökmüştü.
- Borsa 1929'da dibe vurdu.

He collapsed because of the heat.

Sıcaktan dolayı yere yığıldı.

The software company collapsed during the recession.

Yazılım şirketi ekonomik durgunluk sürecinde büyük başarısızlığa uğradı.

- The house caved in.
- The house collapsed.

- Ev yıkıldı.
- Ev göçtü.

Within one year, the stock market collapsed.

Bir yıl içinde, borsa düştü.

The U.S. housing market collapsed in 2008.

ABD konut piyasası 2008'de çöktü.

The Soviet Union collapsed 25 years ago.

Sovyetler Birliği 25 yıl önce çöktü.

- The house collapsed under the weight of snow.
- The house collapsed under the weight of the snow.

Ev karın ağırlığı altında çöktü.

The government collapsed after a vote in parliament.

Hükümet parlamentodaki bir oylamadan sonra çöktü.

Many survivors were rescued from the collapsed building.

Çöken binadan birçok felaketzede kurtarıldı.

Tom walked a few steps, and then collapsed.

Tom birkaç adım yürüdü, sonra da çöktü.

An elevated seaside bike path collapsed in Rio.

Rio'da bir yüksek sahil bisiklet yolu çöktü.

There was an earthquake and our hotel collapsed.

- Bir deprem vardı ve otelimiz çöktü.
- Deprem oldu ve otelimiz yıkıldı.

The Cold War ended when the Soviet Union collapsed.

Soğuk savaş, SSCB çöktüğünde sona erdi.

The bridge collapsed when one of the cables broke.

Halatlardan biri kopunca köprü çöktü.

The bridge collapsed when one of the cables snapped.

Halatlardan biri koptuğunda köprü çöktü.

The Government has collapsed, but the street fightings continue.

Hükümet çöktü ama sokak çatışmaları devam ediyor.

The roof collapsed under the weight of the snow.

Çatı, karın ağırlığı altında çöktü.

The barn collapsed under the weight of the snow.

Ahır karın ağırlığı altında çöktü.

Many survivors were rescued from the rubble of the collapsed building.

Birçok felaketzede çöken binanın enkazından kurtarıldı.

A baby was pulled alive from the rubble of the collapsed building.

Bir bebek çöken binanın yıkıntıları arasından sağ çıkarıldı.

Two persons were killed when an elevated bike path collapsed in Rio.

Rio'da bir yüksek bisiklet yolu çöktüğünde iki kişi öldü.

A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday.

- Dün Japonya'da bir sürü bina deprem dolayısıyla yıkıldı.
- Dün depremden dolayı, Japonya'da çok sayıda bina çöktü.

When I got home, I collapsed into bed and immediately fell asleep.

Eve gelir gelmez yatağa yığıldım ve uyuyakaldım.

- The house collapsed a week later.
- The house fell down a week later.

Ev bir hafta sonra yıkıldı.

The entire ceiling, which was supported by the wall, collapsed together with it.

Duvar tarafından desteklenen tüm tavan onunla birlikte çöktü.

More than a 1000 workers died when a textile factory collapsed in Bangladesh.

Bangladeş'te bir tekstil fabrikası çöktüğünde 1000 işçiden daha fazlası öldü.

There are few commercial flights, little container shipping, no tourists and a collapsed fishing

Birkaç ticari uçuş var, küçük konteyner nakliye, turist yok ve daraltılmış balıkçılık

What would happen if one day a company like Samsung collapsed? What would happen to the

Eğer Samsung gibi bir şirket çökerse? Ülkenin

- Down fell the house a week later.
- The house collapsed a week later.
- The house fell down a week later.
- The house fell down one week later.

Ev bir hafta sonra yıkıldı.

When the trumpets sounded, the army shouted, and at the sound of the trumpet, when the men gave a loud shout, the wall collapsed; so everyone charged straight in, and they took the city. They devoted the city to the LORD and destroyed with the sword every living thing in it—men and women, young and old, cattle, sheep and donkeys.

Trompetler ses çıkardığında, ordu bağırdı ve trompet sesinde, adamlar yüksek sesle bağırdığında, duvar çöktü; bu yüzden herkes doğruca içeriye hücum etti ve şehri aldılar.Şehri LORD'a verdiler ve kılıçla onun içinde yaşayan her şeyi yok ettiler-erkekler, kadınlar, gençler ve yaşlılar, sığırlar, koyunlar ve eşekler.