Examples of using "Can’t" in a sentence and their turkish translations:
Onlar dans edemez.
Kapitalizm geriye koşamaz.
Onunla arkadaş olamayız.
Otuzun üzerinde hiç kimseye güvenemezsin.
"Söylediğin hiçbir şeyi duyamıyorlar."
Ama o sadece bu desteğe bel bağlamıyor ...
Bir turna balığına nasıl yüzüleceğini öğretemezsin.
denesem de en sonunda yapamadığım şeyler benim için sorun değil
karlı olmadı. O yüzden şirketler bu parayı geri veremediler.
Teşhis koymazsanız tedavi yapamazsınız. Önce teşhis koyacaksınız.
Fakat kısa bacaklarla uzun duvarlara tırmanılmaz. Yoğun sokaklardan da geçilmez.
Üretemezseniz de yoksul bir ülke olarak kalırsınız.
Artık sadece 700,000 satıyorlar ve yeni marketlere giremiyorlar.
Benim tahammül ettiğim şeye dayanamayanlar depolarda bırakılacak.
Ve insanlar "pekala, bunlara tarih için güvenemezsin, onlar kurgu!" Diyorlar.
Başka bir deyişle: Ülkedeki tüm politik sistemi değiştiremiyorsanız,
"Üç bina arasında konuşamazsak Ay'a nasıl gideceğiz?"
Bence bu aile hafızasına dayanıyor ve okuyamayan ve yazamayan insanların çoğu zaman
Eğer gerçekten aile değerlerine önem veren bir milletsek, çoğu kadının doğum yapmak için ücretli izin bile alamadığı gerçeğine katlanmazdık.