Examples of using "Teach" in a sentence and their turkish translations:
Size öğreteceğim.
- Ben öğretirim.
- Ben ders veririm.
- Ben öğretmenlik yaparım.
- Ben öğretmenlik yapıyorum.
Ben Çince öğretirim.
Ben İspanyolca öğretirim.
Bu cümleleri öğret.
- Fransızca öğretirim.
- Ben Fransizca öğretirim.
- Saya mengajar bahasa Perancis.
Coğrafya öğretiyorum.
Ben İngilizce öğretirim.
Tom'a öğreteceğim.
Burada öğretiyorum.
Öğretmenler öğretiyorlar.
Şu cümleleri öğret
- Yoga öğretiyorum.
- Yoga dersi veriyorum.
Ben tarih öğretmenliği yapıyorum.
Bu onlara ders olacak!
Tom'a Fransızca öğretiyorum.
Burada bulunma sebebim çocuklarıma öğrettiğimi öğretmekti.
Bay Ito tarih öğretir mi?
Bana dilini öğretirsem, ben sana benimkini öğreteceğim.
Bana ne öğretebilirsin?
Tom Fransızca öğretecek.
Tom Fransızca öğretebilir.
Tom'a bir şey öğretmek zordur.
Herkese öğretiyorum.
Bana judo öğret.
Bana öğretir misin?
Konfüçyüs kime öğretti?
Sana öğreteceğim.
Lütfen bana İngilizce öğret.
İngilizce öğretebilirim.
Bana öğretebilir misin?
Üçüncü aşama öğretirim.
Lütfen bana Fransızca öğret.
- Sana Fransızca öğreteceğim.
- Size Fransızca öğreteceğim.
Bana öğretmedin.
Bize yeni bir şey öğret.
- Tom ne öğretiyor?
- Tom ne öğretmeni?
Ne öğretiyorsun?
Öğretmeyi severim.
Tom tarih dersi veriyor mu?
Hiç öğretmenlik yaptın mı?
- Nerede öğretiyorsun?
- Nerede ders veriyorsun?
Tom Fransızca öğretmiyor mu?
Tom Fransızca öğretir mi?
Tom Fransızca öğretebilir mi?
Belki Fransızca öğreteceğim.
Tom artık öğretmenlik yapmıyor.
Fransızca öğretmiyor musun?
Biz Fransızca öğretmiyoruz.
İkimiz de Fransızca öğretiyoruz.
Hâlâ Fransızca öğretiyorum.
Ben Fransızca öğretmiyorum.
Tom Fransızca öğretemez.
Ben Fransızca öğretemem.
Fransızca öğretebilir misin?
Ben burada Fransızca öğretiyorum.
Fransızca öğretiyor musun?
Ben Fransızca öğretebilirim.
Tom Fransızca öğretecek.
Tom Fransızca öğretebilir.
Esperanto mu öğretiyorsunuz?
Bana dilini öğretirsen, sana benimkini öğretebilirim.
Sana Hausaca öğreteceğim, sense bana Korece öğreteceksin.
Ebeveynler çocuklara konuşmayı öğretir, çocuklar ebeveynlere sessiz olmayı öğretir.
Onun nasıl yapıldığını bana öğret.
Sana bazı davranışları öğreteceğim.
Tom ve Mary'nin her ikisi de Fransızca öğretiyorlar.
Bunu nasıl yaptığını bana da öğret.
Onun işi İngilizce öğretmektir.
Tom'a Fransızca öğretmeyi kabul ettim.
Bana dövüşmeyi öğretebilir misin?
CEO'lara, başkanlara,
Bize ne öğretebilirsiniz?
Bay Oka İngilizce öğretecek mi?
Ben sana bir ders vereceğim!
Bana İngilizce öğretebilir misin?
Kendi kendine Vietnamca öğrenebilirsin.
Bana ne öğretebilirsin?
Ben parasız ders veremem.
Sana bir şey öğretebilirim.
Sana gitar öğretebilirim.
- Hangi dili öğretiyorsun?
- Hangi dili öğretiyorsunuz?
Kız kardeşin orada ders veriyor mu?
Öğretmenlik yapardın, değil mi?
Sen de ona İngilizce öğretiyor musun?
Sana nesneleri öğretebilirim.