Translation of "Boil" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Boil" in a sentence and their turkish translations:

Boil the water.

Suyu kaynatın.

Boil one egg.

Bir yumurta kaynat.

Boil those potatoes.

Bu patatesleri kaynatın.

Boil some water.

Biraz su kaynatın.

Boil the milk bottles.

Süt şişelerini kaynatın.

Go boil your head!

Git başımdan!

I'll boil you the beans.

Sana fasulye pişireceğim.

Boil my eggs hard, please.

Yumurtamı katı kaynat lütfen.

This makes my blood boil.

Bu beni çok kızdırır.

The water began to boil.

Su kaynamaya başladı.

I'll boil you the potatoes.

- Size patatesleri haşlayacağım.
- Sana patates kaynatacağım.

To what degree does milk boil?

Süt kaç derecede kaynar ?

Money will make the pot boil.

- Para tencereyi kaynatır.
- Tencereyi kaynatan paradır.

Please boil an egg for me.

Lütfen benim için bir yumurta kaynatın.

We boil water to cook spaghetti.

- Biz spagetti pişirmek için su kaynatıyoruz.
- Spagetti yapmak için su kaynatıyoruz.
- Spagetti pişirmek için su kaynatıyoruz.
- Çubuk makarna yapmak için su kaynatıyoruz.

You boil water to cook eggs.

Yumurtaları pişirmek için suyu kaynatırsın.

You boil water in an oven.

Suyu bir fırında kaynatıyorsun.

They boil water to drink it.

Onlar içmek için su kaynatıyor.

I'll boil the potatoes for you.

Patatesleri senin için kaynatacağım.

You may need to boil water.

Su kaynatman gerekebilir.

The water is beginning to boil.

Su kaynamaya başlıyor.

I'll boil the beans for you.

Ben sizin için fasulye kaynatacağım.

Bring the water to a boil.

Suyu kaynayıncaya kadar ısıt.

- Tom doesn't know how to boil water.
- Tom doesn't even know how to boil water.

Tom su kaynatmayı bilmiyor.

Please don't boil the eggs so hard.

Lütfen yumurtaları çok sert kaynatma.

I boil water in a sauce pan.

Bir sos tavasında su kaynatıyorum.

Boil chestnuts for at least 15 minutes.

Kestaneleri en az on beş dakika boyunca kaynat.

Boil the potatoes until they are tender.

Yumuşayıncaya kadar patatesleri kaynat.

It makes my blood boil every time.

Bu her zaman kanımı kaynatıyor.

So, if you're able to, boil the limpets.

Mümkünse deniz minarelerini haşlayın.

Boil the news down to a hundred words.

Haberi yüz kelimeye kadar kısalt.

Would you please boil an egg for me?

Benim için bir yumurta kaynatır mısınız?

I cannot boil water. There is no gas.

Su kaynatamıyorum. Gaz yok.

Boil the soup down until it becomes thick.

- Çorba yoğunlaşana kadar kaynatın.
- Yoğunlaşana kadar çorbayı kaynat.

- Tom suggested that I steam vegetables rather than boil them.
- Tom suggested I steam vegetables rather than boil them.

Tom, sebzeleri kaynatmak yerine onları buharda pişirmemi önerdi.

How do you boil it down to one thing?

bunları nasıl tek bir şeye indirgeyebilirsiniz?

Would you please boil my eggs for 2 minutes?

Yumurtalarımı iki dakika kaynatır mısınız lütfen?

It takes about ten minutes to boil an egg.

Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer.

Boil the water and pour it on the tea.

Suyu kaynatın ve onu çayın üstüne dökün.

Parents who beat their children really make my blood boil.

Çocuklarını döven ebeveynler gerçekten beni çok kızdırıyor.

You boil water to kill all the microbes in it.

Ondaki tüm mikropları öldürmek için suyu kaynatıyorsun.

It takes only three minutes for the water to boil.

Suyu kaynatmak sadece üç dakika sürer.

Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.

Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.

Tom showed Mary how to boil water in a paper cup.

Tom Mary'ye kağıt bir bardakta nasıl su kaynatacağını gösterdi.

The water will come to a boil in 5 minutes or so.

Su beş dakika içinde kaynamaya başlayacak.

I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.

Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.