Translation of "Blood" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Blood" in a sentence and their turkish translations:

- Blood will have blood.
- Wash blood with blood.

Kanı kanla yıkayın.

Blood flows through blood vessels.

Kan, kan damarları aracılığıyla akar.

- Is that blood?
- Is this blood?

- O kan mı?
- Kan mı bu?

- It's not blood.
- It isn't blood.

Bu kan değil.

- Tom gave blood.
- Tom donated blood.

Tom kan bağışladı.

Donate blood.

Kan bağışında bulun!

- What's your blood group?
- What is your blood type?
- What's your blood type?

Kan grubunuz nedir?

Blood pumping. Whoo!

Kan pompalıyorum.

Blood is red.

Çünkü kan kırmızı.

Tom vomited blood.

Tom kan kustu.

I smell blood.

Kan kokusu alıyorum.

He's urinating blood.

O kan işiyor.

It's only blood.

O sadece kan.

Tom gave blood.

Tom kan verdi.

It's not blood.

Kan değil.

There's blood everywhere.

Her yerde kan var.

There was blood.

Kan vardı.

We're blood brothers.

Biz kan kardeşleriz.

Blood was everywhere.

Her yerde kan vardı.

I'm losing blood.

Kan kaybediyorum.

It's just blood.

Sadece kan.

My blood boiled.

Kanım kaynıyordu.

- What is your blood type?
- What's your blood type?

Kan grubunuz nedir?

- You've lost too much blood.
- You've lost a lot of blood.
- You lost a lot of blood.

Çok kan kaybettin.

The color of blood,

kan rengine,

A stream of blood...

Bir kan akıntısı ...

And his blood feud

ve onun kan davalısı

His blood is boiling.

Onun kanı kaynıyor.

I coughed up blood.

Ben kan öksürdüm.

You shed innocent blood!

Sen masum kanı döktün!

There was blood everywhere.

Her yerde kan vardı.

The blood ran red.

Kan, kırmızı aktı.

You've lost some blood.

Biraz kan kaybettin.

I just gave blood.

Az önce kan verdim.

Sharks can sense blood.

Köpekbalıkları kanı algılayabilir.

What's Tom's blood type?

Tom'un kan grubu ne?

You are losing blood.

- Kan kaybediyorsun.
- Kan kaybediyorsunuz.

He is losing blood.

Kan kaybediyor.

Tom is losing blood.

Tom kan kaybediyor.

She is losing blood.

Kan kaybediyor.

Mary is losing blood.

Mary kan kaybediyor.

They are losing blood.

Kan kaybediyorlar.

We are losing blood.

- Biz kan kaybediyoruz.
- Kan kaybediyoruz.

Your blood is red.

Kanın kırmızı.

That looks like blood.

O, kana benziyor.

She prefers blood oranges.

O, kan portakalını tercih eder.

I didn't donate blood.

Kan bağışında bulunmadım.

Tom is donating blood.

Tom kan bağışlıyor.

Your blood pressure's low.

Tansiyonun düşmüş.

Your blood pressure's high.

Tansiyonun çıkmış.

I want your blood.

Kanını istiyorum.

I don't see blood.

Hiç kan görmüyorum.

Is that real blood?

O gerçek kan mı?

I hate blood tests.

Kan testlerinden nefret ederim.

There will be blood.

Kan olacak.

We need new blood.

Taze kana ihtiyacımız var.

How's your blood pressure?

Tansiyonunuz nasıl?

Leukocytes are blood cells.

Akyuvarlar kan hücreleridir.

Her blood sugar crashed.

Onun kan şekeri düştü.

- Tom's blood type is O+.
- Tom's blood type is O positive.

Tom'un kan grubu 0+.

- You are my flesh and blood.
- You're my flesh and blood.

Benim kanımdan ve canımdansın.

- It's not blood. It's tomato sauce.
- It isn't blood. It's tomato sauce.

Bu kan değil. Bu domates sosu.

- You cannot be a blood donor.
- You can't be a blood donor.

- Sen bir kan verici olamazsın.
- Kan bağışçısı olamazsın.

- The blood-stain cannot be removed.
- The blood stain can't be removed.

Kan lekesi çıkarılamaz.

- Fadil killed Dania in cold blood.
- Fadil killed Layla in cold blood.

Fadıl, Dania'yı soğukkanlılıkla öldürdü.

And blood pressure to rise,

ve ardından tansiyonun yükselmesini tetikler,

There's blood in the water.

Suda kan var.

Tom began coughing up blood.

Tom kan tükürmeye başladı.

My blood pressure is low.

- Kan basıncım düşük.
- Tansiyonum düşük.

Blood is thicker than water.

- Kan sudan daha yoğundur.
- Kan sudan daha koyudur.

A blood transfusion is necessary.

A kan nakli gereklidir.

There was plenty of blood.

Çok kan vardı.

The blood test is normal.

Kan testi normaldir.

Take blood from the donor.

Donörden kan al.

Blood and violence fascinate them.

Kan ve şiddet onları büyülüyor.

I donated blood this afternoon.

Bu öğleden sonra kan bağışladım.

My blood group is A+.

Kan grubum A+.

There's blood in my urine.

İdrarımda kan var.

This makes my blood boil.

Bu beni çok kızdırır.

You've lost too much blood.

Çok fazla kan kaybettin.

The blood was still wet.

Kan henüz ıslaktı.

Tom was covered in blood.

Tom kanla kaplıydı.

We are continuously losing blood.

Sürekli kan kaybediyoruz.

Tom needs a blood transfusion.

Tom'un bir kan nakline ihtiyacı var.

I have low blood pressure.

- Kan basıncım düşük.
- Düşük tansiyonum var.

I failed my blood test.

Kan testimi beceremedim.

Blood flowed from the wound.

Yaradan kan aktı.

I took Tom's blood pressure.

Ben Tom'un kan basıncını ölçtüm.

Blood flows through the veins.

Kan damarlarda akar.

The blood was bright red.

Kan parlak kırmızıydı.

There's blood on the floor.

Yerde kan var.

The leech sucked his blood.

Sülük onun kanını emdi.

It's not blood. It's beet.

O kan değil. O pancar.