Translation of "Eggs" in Turkish

- We ate eggs.
- We have eggs.

Biz yumurta yedik.

They're eggs.

Onlar yumurta.

- We ate eggs.
- We were eating eggs.

Yumurtaları yiyorduk.

Those frog eggs.

Yediğim kurbağa yumurtaları...

Beat the eggs.

Yumurtaları çırpın.

I dislike eggs.

Ben yumurta sevmem.

Birds lay eggs.

Kuşlar yumurtlar.

I want eggs.

Yumurtalar istiyorum.

We eat eggs.

Biz yumurta yiyoruz.

We ate eggs.

Biz yumurta yedik.

I like eggs.

Yumurtaları severim.

Turtles lay eggs.

Kaplumbağalar yumurtlar.

- Mother boiled ten eggs.
- My mother boiled ten eggs.

Annem on yumurta kaynattı.

Look, the little eggs.

Bakın, küçük yumurtalar.

All those eggs hatched.

Tüm yavrular yumurtadan çıktı.

I don't like eggs.

Ben yumurta sevmiyorum.

Do you have eggs?

Yumurtan var mı?

He doesn't like eggs.

Yumurta sevmez.

I am shelling eggs.

Ben yumurtanın kabuğunu soyuyorum.

Tom boiled some eggs.

Tom birkaç yumurta kaynattı.

How are the eggs?

Yumurtalar nasıl?

Please bring me eggs.

Lütfen bana yumurtaları getir.

Coloring eggs is fun.

Yumurta boyamak eğlenceli.

I'm making scrambled eggs.

Omlet yapıyorum.

Tom is cooking eggs.

Tom yumurta pişiriyor.

We have eaten eggs.

Yumurta yedik.

Do alligators lay eggs?

Timsahlar yumurtlar mı?

Please beat the eggs.

Lütfen yumurtaları çırpın.

Tom doesn't like eggs.

Tom yumurta sevmiyor.

These are ostrich eggs.

Bunlar devekuşu yumurtaları.

I'm painting Easter eggs.

Paskalya yumurtalarını boyuyorum.

She boiled the eggs.

O yumurtaları kaynattı.

I prefer quail eggs.

Ben bıldırcın yumurtalarını tercih ederim.

Eggs never miss breakfast.

Yumurtalar asla kahvaltıyı kaçırmaz.

She doesn't like eggs.

O yumurta sevmez.

We have six eggs.

Bizim altı tane yumurtamız var.

Tom boiled the eggs.

Tom yumurtaları kaynattı.

The eggs are broken.

Yumurtalar kırılmış.

These eggs are fresh.

Bu yumurtalar taze.

How about some eggs?

Birkaç yumurtaya ne dersin?

Eggs are very fragile.

Yumurtalar çok kırılgandır.

I boiled the eggs.

Yumurtaları kaynattım.

I boiled some eggs.

Biraz yumurta haşladım.

We need more eggs.

Daha fazla yumurtaya ihtiyacımız var.

I broke three eggs.

Üç yumurta kırdım.

How much are eggs?

Yumurta ne kadar?

Does Tom eat eggs?

Tom yumurta yer mi?

I don't eat eggs.

Ben yumurta yemem.

Do you eat eggs?

Yumurta yiyor musun?

Tom salted his eggs.

Tom yumurtalarını tuzladı.

I'd like scrambled eggs.

Çırpılmış yumurta istiyorum.

Tom didn't buy eggs.

Tom yumurta almadı.

Where are the eggs?

Yumurtalar nerede?

Tom ate three eggs.

Tom üç yumurta yedi.

I bought some eggs.

Birkaç yumurta satın aldım.

- All these eggs are not fresh.
- All these eggs aren't fresh.

Tüm bu yumurtalar taze değildir.

- I really like hard-boiled eggs.
- I really like hard boiled eggs.

- Lop yumurtayı gerçekten seviyorum.
- Katı yumurtayı çok severim.

- We have a half-dozen eggs.
- We have half a dozen eggs.

Yarım düzine yumurtamız var.

- Put the eggs in the refrigerator.
- Put the eggs in the fridge.

Yumurtaları buzdolabına koy.

- The chicken hasn't laid eggs lately.
- That chicken hasn't laid any eggs lately.
- That chicken hasn't laid any eggs recently.

- O tavuk son zamanlarda hiç yumurta yumurtlamadı.
- O tavuk son zamanlarda hiç yumurtlamadı.

Blend milk and eggs together.

Süt ve yumurtayı birlikte karıştır.

The hen hatched five eggs.

Tavuk beş yumurta yumurtladı.

He likes ham and eggs.

O, jambon ve yumurtayı seviyor.

All the eggs went bad.

Bütün yumurtaları bozuldu.

I don't care for eggs.

Yumurtalar umurumda değil.

I want some fresh eggs.

Birkaç taze yumurta istiyorum.

He bought a dozen eggs.

O bir düzine yumurta aldı.

Boil my eggs hard, please.

Yumurtamı katı kaynat lütfen.

Black hens lay white eggs.

Siyah tavuklar beyaz yumurtalar yumurtlar.

All lizards can lay eggs.

Bütün Kertenkeleler yumurtlayabilir

The eggs are still hot.

Yumurtalar hala sıcak.

We had bacon and eggs.

Pastırma ve yumurta yedik.

I love hard-boiled eggs.

Katı yumurtayı seviyorum.

Tom is allergic to eggs.

Tom'un yumurtaya alerjisi var.

I like my eggs scrambled.

Yumurtalarımı çırpılmış severim.

Where are the eggs, please?

Yumurtalar nerede, lütfen?

Fat hens lay few eggs.

Şişman tavuklar birkaç yumurta yumurtlarlar.

She bought a dozen eggs.

O, bir düzine yumurta satın aldı.

Mix flower with two eggs.

İki yumurtayla çiçeği karıştır.

Did you get the eggs?

Yumurtaları aldın mı?

Tom made some scrambled eggs.

Tom biraz omlet yaptı.

Did you buy any eggs?

Hiç yumurta aldın mı?

Tom took out three eggs.

Tom üç tane yumurta çıkardı.

Mary needs a dozen eggs.

Mary'nin bir düzine yumurtaya ihtiyacı vardır.

Painting Easter eggs is fun.

Paskalya yumurtalarını boyamak eğlencelidir.

These geese lay golden eggs.

Bu kazlar altın yumurta yumurtlar.

Eggs are getting more expensive.

Yumurtalar daha pahalı oluyor.

Fabergé eggs are very valuable.

Faberge yumurtaları çok değerlidir.

Mary wants a dozen eggs.

Mary bir düzine yumurta istiyor.

Buy two boxes of eggs.

İki karton yumurta satın al.