Translation of "Bitter" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Bitter" in a sentence and their turkish translations:

- This beer tastes bitter.
- This beer is bitter.

Bu bira sert.

- This coffee tastes bitter.
- This coffee is bitter.

Bu kahvenin tadı acı.

- The medicine tastes bitter.
- This medicine tastes bitter.

Bu ilaç acı.

But really bitter!

Ama gerçekten acı!

It's bitter cold.

Hava çok şiddetli soğuk.

You sound bitter.

Sert görünüyorsun.

It's awfully bitter.

O son derece acı.

I'm not bitter.

Ben acı değilim.

Victory is bitter.

Zafer acıdır.

It's very bitter.

Bu çok acı.

The medicine tastes bitter.

İlacın tadı acı.

She shed bitter tears.

O acı gözyaşları döktü.

The coffee is bitter.

Kahve acı.

This coffee tastes bitter.

Bu kahvenin tadı acı.

It made Tom bitter.

O, Tom'u daha barut gibi yaptı.

Good medicine is bitter.

İyi ilaç acıdır.

This medicine tastes bitter.

Bu ilaç acı.

You sound very bitter.

Çok acı geliyorsun.

Good medicine tastes bitter.

İyi ilacın tadı acı olur.

This beer tastes bitter.

Bu biranın tadı acı.

They are bitter enemies.

Onlar şiddetli düşmanlar.

The truth is bitter.

Gerçekler acıdır.

The aubergine is bitter.

Patlıcan acı.

Are you bitter because you're lonely, or lonely because you're bitter?

Yalnız olduğun için mi katısın? Yoksa katı olduğun için mi yalnızsın?

This tea is too bitter.

Bu çay çok acı.

He had a bitter experience.

Onun acı bir deneyimi oldu.

It tastes a little bitter.

Bu biraz acı.

Tom is angry and bitter.

Tom kızgın ve sert.

Cocoa can be very bitter.

Kakao çok acı olabilir.

This coffee is too bitter.

Bu kahve çok acı.

Tom gave a bitter laugh.

Tom acı bir kahkaha attı.

We've had some bitter winters.

Bazı sert kışlar yaşadık.

I'm not bitter at all.

Ben hiç sert değilim.

It tastes bitter to me.

Bunun tadı benim için acı.

Many of them were bitter.

Onların birçoğu acıydı.

Fadıl's return has been bitter.

Fadıl'ın dönüşü acı oldu.

Fadil learned a bitter lesson.

Fadıl acı bir ders aldı.

The coffee is too bitter.

Kahve çok acı olmuş.

"If it's bitter, I don't want it." "Drink it!" "I don't like anything bitter."

"Acıysa onu istemiyorum" "Onu iç!" "Acı bir şeyden hoşlanmam."

In bitter hand-to-hand combat.

göğüs göğüse çarpışmasından dolayı en kanlı çarpışmaydı.

The taste of love is bitter.

Aşkın tadı acıdır.

If you're sick, honey tastes bitter.

Eğer hastaysan, bal acı tat verir.

What remained was a bitter aftertaste.

Kalan acı bir tattı.

This coffee has a bitter taste.

Bu kahvenin acı bir tadı var.

She is very bitter toward me.

O bana karşı çok haşin.

She endured to the bitter end.

O, acı sona katlandı.

This seasoning has a bitter taste.

Bu baharatın acı bir tadı var.

Mary still remembers Tom's bitter words.

Mary, Tom'un acı sözlerini hala hatırlıyor.

Tom said that Mary wasn't bitter.

Tom, Mary'nin sert olmadığını söyledi.

Truth is bitter; lies are sweet.

Gerçekler acı, yalanlar tatlıdır.

Found it a bitter and frustrating experience.

bunu acı ve sinir bozucu bir deneyim olarak gördü.

Why are you so bitter against her?

Ona karşı niçin öyle sertsin?

Japanese green gentian tea is very bitter.

Japon yeşil kantaron çayı çok acıdır.

- It's bitter cold.
- It's so fucking cold!

Hava çok şiddetli soğuk.

It was a bitter pill to swallow.

Yutulacak acı bir haptı.

The discussions were long and sometimes bitter.

Tartışmalar uzun ve bazen acıydı.

Even now, Mary remembers Tom's bitter words.

Şimdi bile Mary, Tom'un acı sözlerini hatırlar.

We were all shaking from the bitter cold.

Hepimiz şiddetli soğuktan titriyorduk.

We had many bitter experiences during the war.

Savaş sırasında pek çok acı deneyimlerimiz oldu.

Great jubilation is often followed by bitter disappointment.

Büyük başarı kutlamasını sıklıkla acı hayal kırıklığı takip eder.

The boldo tea is very bitter to me.

Boldo çayı benim için çok acıdır.

The cucumber is bitter? Then throw it away!

Salatalık acı mı? O zaman onu at!

I can't stand arugula or any bitter greens.

- Roka ve diğer acı şeylere katlanamam.
- Roka veya herhangi bir acı yeşilliğe dayanamam.

Better the bitter truth than a sweet lie.

Acı gerçek, tatlı bir yalandan daha iyidir.

Patience is bitter, but its fruit is sweet.

Sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır.

Such a raw, bitter kind of white identity politics.

ya da en azından kabul edeceğini keşfetmem.

The tea is really bitter and doesn't taste good.

Çay gerçekten acı ve tadı iyi değil.

The coffee is too bitter for me to drink.

Kahve benim içmem için fazla acıdır.

To he who is sick, honey has a bitter taste.

Hasta olana balın acı bir tadı vardır.

Sugar is sweet, lemon is sour... and what is bitter?

Şeker tatlıdır, limon ekşidir, peki acı nedir?

It is said that the taste of love is bitter.

Aşkın tadının acı olduğu söylenir.

And survive in the unforgiving terrain and bitter cold until then.

ve o zamana kadar bu acımasız ortama ve soğuğa dayanabilmek.

Whatever happens, I'll stick to my principles to the bitter end.

- Ne olursa olsun acı sona kadar ilkelerime bağlı kalacağım.
- Ne olursa olsun sonuna kadar ilkelerime bağlı kalacağım.

I had a bad cough, so I took the bitter medicine.

Kötü bir öksürüğüm vardı, bu yüzden acı reçete aldım.

Tom was a bitter old man who was sick of life.

Tom hayattan bıkmış sert yaşlı bir adamdı.

Good medicine tastes bitter, good advice is hard to listen to.

İyi ilacın tadı acıdır, iyi bir tavsiyeyi dinlemek zordur.

The roots of education are bitter, but the fruit is sweet.

Eğitimin kökleri acıdır, ancak meyveleri tatlıdır.

Layla lost her company after a bitter legal dispute with a supplier.

Leyla bir tedarikçiyle olan acı bir hukuki ihtilaf sonrasında şirketini kaybetti.

Needless to say, by 1460 the Saxon establishment in Transylvania is furious, but their bitter

1460 yılına gelindiğinde, Transilvanya Saxonları Vlad'a karşı öfkelerini

A bitter rival since a falling out in  Egypt, but they put their differences aside.

olan Mareşal Murat'la yakın çalışmak zorunda kaldı

He also began a bitter, long-lasting feud with another rising star, General Michel Ney.

Ayrıca bir başka yükselen yıldız General Michel Ney ile acı ve uzun süreli bir kan davası başlattı.

Laugh as much as you like; I'll stick to my plan to the bitter end.

İstediğin kadar gül; ben sonuna kadar planıma sadık kalacağım.

From my experience, love is like chestnut honey. It's sweet but leaves a bitter aftertaste.

Benim deneyimlerimden, aşk kestane balı gibidir. O tatlıdır ama acı bir tat bırakır.

You are difficult and easy, pleasant and bitter at the same time; I can't live with or without you.

Aynı anda hem geçimsiz hem de uysal, hem hoş hem de katısın. Ne seninle, ne de sensiz yaşayabilirim.

If you compare yourself with others, you may become vain or bitter; for always there will be greater and lesser persons than yourself.

Kendini diğerleriyle karşılaştırırsan, kendini beğenmiş ya da umudu kırık olabilirsin; her zaman için kendinden daha büyük ya da daha küçük insanlar olacaktır.

Man has many wishes that he does not really wish to fulfil, and it would be a misunderstanding to suppose the contrary. He wants them to remain wishes, they have value only in his imagination; their fulfilment would be a bitter disappointment to him. Such a desire is the desire for eternal life. If it were fulfilled, man would become thoroughly sick of living eternally, and yearn for death.

İnsanın gerçekten yapmak istemediği bir sürü istekleri vardır, ve aksini düşünmek bir yanlış anlama olurdu.O onların istekler kalmasını ister, onların sadece onun hayalinde değeri vardır; Onların yapılması ona karşı daha şiddetli bir hayal kırıklığı olurdu. Böyle bir istek sonsuz hayat için istektir.Eğer onlar yerine getirilse, insan sonsuza kadar yaşamaktan tamamen usanırdı ve ölümü isterdi.