Translation of "Begging" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Begging" in a sentence and their turkish translations:

I'm begging you.

Size yalvarıyorum.

They were begging.

- Onlar yalvarıyorlardı.
- Onlar dileniyorlardı.

He lives by begging.

O dilenerek yaşıyor.

I'm not begging you.

- Sana yalvarmıyorum.
- Size yalvarmıyorum.

Layla was begging Sami.

Leyla, Sami'ye yalvarıyordu.

Begging is prohibited by law.

Dilencilik kanunen yasaktır.

I'm begging you to reconsider.

Yalvarıyorum, tekrar düşün.

Begging from unknown entities isn't wise.

Bilinmeyen varlıklara yalvarmak akıllıca değil.

I'm begging you, don't be mad.

Sana yalvarıyorum, kızma.

Sami was begging for his life.

Sami hayatı için yalvarıyordu.

The child is always begging for something.

Çocuk her zaman bir şey istiyor.

You knelt down, begging God for forgiveness.

Diz çöktün, af için Tanrı'ya yalvarıyordun.

I'm not asking you. I'm begging you.

Sana sormuyorum. Sana yalvarıyorum.

Begging is a reality we all deal with.

Yalvarma hepimizin başa çıktığı bir gerçek.

Begging strangers won't work, however hard he tries.

Yabancılardan yemek dilenmek nafile. İstediği kadar denesin.

The man went begging from door to door.

Adam kapı kapı dilenmeye gitti.

It's no use your begging him for help.

Ondan yardım istemeye hiç gerek yok.

I'm begging you. I'll do anything you want!

Sana yalvarıyorum. Ne istersen yapacağım!

By law, begging in the street is forbidden.

Yasaya göre, sokakta dilenmek yasaktır.

- Stop grade-grubbing.
- Stop begging for class notes.

Not dilenme artık.

It broke my heart to see her begging for food.

Onu yiyecek için yalvarmasını görmek kalbimi kırdı.

- Tom begged for his life.
- Tom was begging for his life.

Tom hayatı için yalvardı.

Sami fell to his knees and was begging for his life.

Sami dizlerine düştü ve hayatı için yalvarıyordu.

He spent most days begging for money in front of mosques.

Günlerinin çoğunu cami önlerinde dilenerek geçirdi.

begging them to reopen his case so they could discover his innocence.

davasının tekrar açılması için yalvararak.

I saw children begging for food along the side of the road.

Ben yol kenarı boyunca gıda için dilenen çocuklar gördüm.

"Why are you begging for alms, Diogenes?" - "In order to teach generosity."

"Neden sadaka için yalvarıyorsun, Diogenes?" "Cömertlik öğretmek için."

Tom spent most days begging for money in front of tourist attractions.

Tom çoğu günleri turistik yerlerin önünde para istemek için harcadı.

Just like I thought, the contractor came back today, begging for more time.

Düşündüğüm gibi, yüklenici bugün daha fazla zaman isteyerek geri döndü.

I'm begging you. Don't make me laugh. I did too many sit-ups yesterday and my stomach muscles hurt.

Sana yalvarıyorum. Beni güldürme. Dün çok fazla mekik çektim ve karın kaslarım ağrıyor.