Translation of "Wise" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Wise" in a sentence and their turkish translations:

- He looked wise.
- He seemed wise.

O akıllı görünüyordu.

I'm wise.

Ben akıllıyım.

That's wise.

O akıllı.

You're wise.

Sen akıllısın.

Wise words!

Bilgece sözler!

- She is very wise.
- She's very wise.

- O çok bilgilidir.
- O çok akıllıdır.

Mayuko appears wise.

Mayuko akıllı görünüyor.

Owls are wise.

Baykuşlar akıllıdır.

Tom isn't wise.

Tom zeki değildir.

Tom is wise.

Tom akıllı.

You're very wise.

Çok bilgesin.

Is that wise?

O akıllı mı?

That's probably wise.

Bu muhtemelen akıllı.

Tom looked wise.

Tom akıllı görünüyordu.

- That would not be wise.
- That wouldn't be wise.

Bu akıllıca olmaz.

- Tom seems wise.
- Tom seems like a wise man.
- Tom looks like a wise man.

Tom akıllı gibi görünüyor.

Does that seem wise?

O akıllıca görünüyor mu?

They really are wise.

Onlar gerçekten akıllı.

I think that's wise.

Sanırım o mantıklı.

You're a wise man.

Akıllı bir adamsın.

You're very wise, Tom.

Çok akıllısın, Tom.

That's a wise choice.

Bu akıllıca bir seçim.

Tom is very wise.

Tom çok akıllı.

That would be wise.

Bu akıllıca olur.

That's not very wise.

Bu çok akıllıca değil.

Would that be wise?

Bu akıllıca olur mu?

That's a wise decision.

O akıllıca bir karar.

Our master is wise.

Efendimiz bilgedir.

- I don't think that's wise.
- I don't think that that's wise.

Onun bilge olduğunu sanmıyorum.

- I think Tom is wise.
- I think that Tom is wise.

Tom'un akıllı olduğunu düşünüyorum.

- I think that might be wise.
- I think that would be wise.

Sanırım o mantıklı olabilir.

All wise men are good, but not all good men are wise.

Tüm bilge insanlar iyidir ama tüm iyi insanlar bilge değildir.

You made a wise choice.

Mantıklı bir seçim yaptın.

The old man looked wise.

Yaşlı adam akıllı görünüyordu.

Parents are usually very wise.

Anne ve babalar genellikle çok akıllıdırlar.

She's a very wise mother.

O, çok akıllı bir annedir.

My sister is very wise.

Kız kardeşim çok akıllıdır.

It was a wise decision.

O akıllıca bir karardı.

He's intelligent, but not wise.

O zeki ama akıllı değil.

Do you think that's wise?

Bunun akıllıca olduğunu düşünüyor musun?

Tom is wise, isn't he?

Tom bilge, değil mi?

Don't grow old, grow wise!

İhtiyarlama, daha akıllı ol!

You were wise to cooperate.

İş birliği yapmak için tercübeliydin.

You're a wise person, Tom.

Akıllı bir kişisin, Tom.

Are you sure that's wise?

Bunun akıllıca olduğuna emin misin?

It was a wise precaution.

O akıllıca bir tedbirdi.

Tom is a wise man.

Tom akıllı bir adamdır.

- Don't delude yourself.
- Wise up!

Kendini kandırma!

Nobody likes a wise guy.

Hiç kimse ukalayı sevmez.

- I am smart.
- I'm wise.

- Ben akıllıyım.
- Ben zekiyim.

Not all men are wise.

İnsanların hepsi akıllı değildir.

You made a wise decision.

Akıllıca bir karar verdin.

Tom made a wise decision.

Tom akıllıca bir karar verdi.

Tom appears to be wise.

Tom bilgili görünüyor.

You're a very wise person.

Sen çok akıllı bir kişisin.

It's wise to do that.

Onu yapmak akıllıca.

He made a wise decision.

Akıllıca bir seçim yaptı.

He is more clever than wise.

O bilgeden daha akıllı.

Tom's mother was a wise woman.

Tom'un annesi akıllı bir kadındı.

Do you really think that's wise?

Gerçekten onun mantıklı olduğunu düşünüyor musun?

Wise people learn from their enemies.

Bilge insanlar düşmanlarından öğrenirler.

I think that would be wise.

Sanırım o mantıklı olacaktı.

Do you think Tom is wise?

Sence Tom akıllı mı?

Do you consider yourself wise, Caty?

Kendini akıllı kabul ediyor musun, Caty?

Begging from unknown entities isn't wise.

Bilinmeyen varlıklara yalvarmak akıllıca değil.

That would be a wise decision.

O akıllıca bir karar olurdu.

He's young, but he's very wise.

O genç ama çok akıllıdır.

They say that you are wise.

Onlar senin akıllı olduğunu söylüyor.

Tom is a very wise man.

Tom çok akıllı bir adam.

Older men are usually very wise.

Yaşlı insanlar genellikle daha akıllıdır.

Old people are usually very wise.

Yaşlı insanlar genellikle çok akıllıdır.

Tom is a very wise person.

Tom çok akıllı bir kişidir.

He is wise in some ways.

O bazı açılardan akıllıdır.

Tom made a very wise decision.

Tom çok akıllıca bir karar verdi.

- I don't think that would be wise.
- I don't think that that would be wise.

Bunun akıllıca olacağını sanmıyorum.

- Tom told me that he thought Mary was wise.
- Tom told me he thought Mary was wise.
- Tom told me he thought that Mary was wise.
- Tom told me that he thought that Mary was wise.

Tom bana Mary'nin akıllı olduğunu düşündüğünü söyledi.

Owls are supposed to be very wise.

Baykuşların çok akıllı oldukları düşünülmektedir.

Eating a good breakfast is very wise.

İyi bir kahvaltı yemek çok akıllıcadır.

You might be wise to remain silent.

Sessiz kalmak için akıllı olabilirsin.

The wise teacher knew about the sap.

Bilge öğretmen özsu hakkında biliyordu.

A wise man profits from his mistakes.

Akıllı bir adam hatalarından yararlanır.

A wise leader knows when to follow.

Akıllı bir lider ne zaman izleyeceğini bilir.

A word to the wise is enough.

Anlayan arif gerek.

They were both wise and incorruptible men.

Onlar hem bilge hem de dürüst adamlardı.

Wise is the man who speaks little.

Bilge az konuşan adamdır.

A wise person profits by his mistakes.

Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.

He's pretty wise but too self-confident.

O oldukça akıllı ama çok kendine güvenen.

A wise leader knows when to listen.

Akıllı bir lider ne zaman okuyacağını bilir.

Tom's father was a very wise person.

Tom'un babası çok akıllı bir kişiydi.

It wouldn't be wise to do that.

Onu yapmak akıllıca olmazdı.

Tom is too wise to do that.

Tom bunu yapmak için çok akıllı.

- I don't think that was a wise decision.
- I don't think that that was a wise decision.

Onun akıllıca bir karar olduğunu sanmıyorum.

- Tom doesn't think that Mary made a wise decision.
- Tom doesn't think Mary made a wise decision.

Tom Mary'nin akıllı bir karar verdiğini düşünmüyor.

- He deemed it wise to accept the offer.
- He thought it would be wise to accept the offer.

O, teklifi kabul etmenin akıllıca olacağını düşündü.

By other's faults wise men correct their own.

Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.