Translation of "Apology" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Apology" in a sentence and their turkish translations:

Apology accepted.

- Özrün kabul edildi.
- Özür kabul edildi.

- I'm taking my apology back.
- I'm taking back my apology.

Özrümü geri alıyorum.

He made an apology.

O bir özür diledi.

I want an apology.

Ben bir özür istiyorum.

They wanted an apology.

Özür istediler.

Tom made an apology.

Tom özür diledi.

Tom demanded an apology.

Tom bir özür talep etti.

Tom wanted an apology.

Tom bir özür istedi.

Tom offered an apology.

Tom bir özür diledi.

Tom accepted the apology.

Tom özürü kabul etti.

I accept your apology.

Özrünü kabul ediyorum.

Please accept my apology.

Lütfen özrümü kabul et.

I wanted an apology.

Bir özür istedim.

Tom accepted Mary's apology.

Tom Mary'nin özrünü kabul etti.

Sami appreciated Layla's apology.

Sami, Leyla'nın özür dilemesinden memnun oldu.

- You owe him a big apology.
- You owe her a big apology.

Ona büyük bir özür borçlusun.

I wrote Vicky an apology.

Vicky'ye bir özür mektubu yazdım.

Tom owes Mary an apology.

Tom Mary'ye bir özür borçludur.

I don't want Tom's apology.

Tom'un özür dilemesini istemiyorum.

You owe me an apology.

Bana bir özür borçlusun.

You owe Tom an apology.

Tom'a bir özür borçlusun.

I owe you an apology.

Sana bir özür borçluyum.

Tom wouldn't accept my apology.

Tom özrümü kabul etmedi.

We owe you an apology.

- Sana bir özür borçluyuz.
- Size bir özür borçluyuz.

Tom didn't accept my apology.

Tom özrümü kabul etmedi.

Tom accepted my apology graciously.

Tom özrümü zarif bir şekilde kabul etti.

Please accept my heartfelt apology.

Lütfen içten özrümü kabul et.

I can't accept your apology.

Senin özrünü kabul edemem.

You owe us an apology.

Bize bir özür borçlusun.

You owe them an apology.

Onlara bir özür borçlusun.

You owe him an apology.

Ona bir özür borçlusun.

You owe her an apology.

Ona bir özür borçlusun.

Tom owes me an apology.

Tom bana bir özür borçlu.

President Wilson accepted Germany's apology.

Başkan Wilson Almanya'nın özrünü kabul etti.

Tom didn't accept Mary's apology.

Tom Mary'nin özrünü kabul etmedi.

Just an apology isn't enough.

Sadece bir özür yeterli değildir.

They didn't accept my apology.

Onlar özrümü kabul etmediler.

- I believe you owe me an apology.
- I think you owe me an apology.

Sanırım bana bir özür borçlusun.

- I believe I owe you an apology.
- I think I owe you an apology.

Sanırım sana bir özür borçluyum.

Why does that require an apology?

O niçin bir özür gerektiriyor?

You owe Tom a big apology.

Tom'a büyük bir özür borçlusun.

I have an apology to make.

Benim dilenecek bir özrüm var.

I may owe you an apology.

Sana bir özür borçlu olabilirim.

I owe you a big apology.

Sana büyük bir özür borçluyum.

I owe you a sincere apology.

Sana yürekten bir özür borçluyum.

I really owe you an apology.

Sana gerçekten bir özür borçluyum.

Tom, I owe you an apology.

Tom, sana bir özür borçluyum.

Look, I owe you an apology.

Bak, sana bir özür borçluyum.

There's no need for an apology.

Özür dilemeye gerek yok.

You owe us a big apology.

Bize büyük bir özür borçlusun.

You owe them a big apology.

Onlara büyük bir özür borçlusun.

You owe me a big apology.

Bana büyük bir özür borçlusun.

Tom didn't ask for an apology.

Tom bir özür istemedi.

Tom certainly owes Mary an apology.

Tom kesinlikle Mary'ye bir özür borçlu.

I demand an apology from Tom.

Tom'dan bir özür talep ediyorum.

I owe you an apology, too.

Ben de sana bir özür borçluyum.

Sami thanked Layla for her apology.

Sami, Leyla'ya özürü için teşekkür etti.

I want more than an apology.

Bir özürden fazlasını istiyorum.

- I'm afraid I owe you an apology.
- I'm afraid that I owe you an apology.

Korkarım sana bir özür borçluyum.

You owe me an apology for that.

Bana bunun için bir özür borçlusun.

I must make an apology to her.

Ben ona özür dilemeliyim.

- Your apology's accepted.
- Your apology is accepted.

Özrünüz kabul edildi.

I guess I owe you an apology.

Sanırım sana bir özür borçluyum.

Don't you think I deserve an apology?

Bir özrü hak ettiğimi düşünmüyor musun?

I think we owe Tom an apology.

Sanırım Tom'a bir özür borçluyuz.

It's a little late for an apology.

Bir özür için biraz geç.

She confronted him and demanded an apology.

O, onunla yüz yüze geldi ve bir özür talep etti.

I wish to say a word of apology.

Özür dilemek istiyorum.

I owe a lot of people an apology.

Birçok kişiye bir özür borçluyum.

I don't want an apology. I want an explanation.

Ben bir özür istemiyorum. Ben bir açıklama istiyorum.

Tom wasn't in the mood to accept Mary's apology.

Tom Mary'nin özürünü kabul edecek durumda değildi.

His speech was an effective apology for the Government's policies.

Onun konuşması hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.

Tom said that Mary had to submit a written apology.

Tom Mary'nin yazılı bir özür sunmak zorunda olduğunu söyledi.

I'd like to say a few words by way of apology.

Ben özür yoluyla birkaç söz söylemek istiyorum.

You don't have to wait for an apology in order to forgive.

Bağışlamak için özür beklemene gerek yok.

Sami was required to write letters of apology to the families of the victims.

Sami'nin kurbanların ailelerine özür mektubu yazması gerekiyordu.

- He made an apology to us for being late.
- He apologized to us for being late.

Geç kaldığı için bizden özür diledi.

It only takes a word to break a heart. But neither an apology nor a lifetime is enough to mend it.

Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter.

- He made an apology to us for being late.
- He apologised to us for being late.
- He apologized to us for being late.

Geç kaldığı için bizden özür diledi.

I lost a school key when I was cleaning up after the school festival and I was then required to write an apology letter.

Ben okul festivalinden sonra temizlik yapıyorken bir okul anahtarını kaybettim ve sonra bir özür mektubu yazmak gerekti.