Examples of using "Anxiety" in a sentence and their turkish translations:
kaygı
- Sami anksiyeteden muzdaripti.
- Sami anksiyete çekiyordu.
Tom sosyal anksiyeteden acı çekiyor.
anksiyetelerinin olmadığını gördük.
Sahne endişem var.
Tom'da anksiyete bozukluğu var.
- Mary'nin kaygıları var.
- Mary anksiyete sorunu yaşıyor.
depresyonu ve anksiyeteyi iyileştirdiği,
- Tom bir endişe nöbeti yaşadı.
- Tom panik atak yaşadı.
Bir anksiyete krizi geçirdim.
o zaman anksiyete alanındadırlar.
Çocuk bunaltıdan hasta oldu.
Anksiyete ile baş edemedi.
Onun korkusu neredeyse onu çılgına çevirdi.
Tom endişesini saklamaya çalıştı.
Sami kaygı çekmeye başladı.
Mennad anksiyete hastasıydı.
Örneğin, yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler
(O) oğlunu endişeyle bekledi.
Anksiyete hayatta en kötü iblis.
Mutluluk sık sık kaygı ile kesildi.
Kocasının hastalığı ona büyük endişeye yol açtı.
Endişenizin kaynağı nedir?
Tom endişesini artık saklayamaz.
Anlattım onlara depresyonumu ve kaygılarımı anlattım,
Ailesini çok endişelendirdi.
Göğsümde belli bir anksiyete hissettim.
Sami'nin endişesi ailesine daha fazla stres katıyor.
anksiyete bozukluğunuz olabilir.
ve zihinsel bozukluklar gibi başka ruhsal rahatsızlıklara da sahip oluyor.
Bir gün sosyal anksiyetemin tedavi olacağını umut ediyorum.
Dünyada kaygıya yol açan bir sürü şey var,
Bir anksiyete krizi yaşıyorum ve nedenini bilmiyorum.
Anksiyetenin birinin hayatı üzerindeki etkisini göstermek için
Anksiyetesi olan kişiler bunu kendilerine gün boyu yaparlar.
ve bununla gelen aklının gerisindeki kaygı bulutu da yok.
bunun yaşamlarını bir şekilde etkileyeceği kaygısını dile getiriyor.
Kenevir eşimin anksiyetesine iyi gelse de benim için en zararlı şey olabilir.
Son zamanlarda kaygı ve uykusuzluk nedeniyle yaklaşık 10 kilo verdi.
Göç ile ilgili kaygı Büyük Britanya'nın Avrupa birliğinden ayrılmak için oy verme nedenlerinden biridir.
Bütün harika liderlerin genelde tek bir karakteristik özelliği vardır: kendi zamanlarındaki halklarının en büyük endişesine açıkça karşı koymak. Daha fazlası değil, sadece bu, liderliğin esasıdır.