Translation of "'persons'" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "'persons'" in a sentence and their turkish translations:

This minibus holds 25 persons.

Bu minibüs 25 yolcu alıyor.

These particular persons will run.

Bu belirli kişiler çalışacak.

Those particular persons will run.

Şu belirli kişiler çalışacak.

The toll from the accident was 5 persons dead and 100 persons injured.

Kaza bilançosu; 5 kişi öldü ve 100 kişi yaralandı idi.

Many persons were attending the conference.

Birçok kişi konferansa katılıyordu.

There were fifty persons in all.

Toplam olarak elli kişi vardı.

Our group consisted of five persons.

Bizim grubumuz beş kişiden oluşuyordu.

For example, "I don't like skinny persons,"

bir ön yargınız olduğunu fark ettiğiniz zaman

They are persons with no moral conscience.

Onlar hiçbir ahlaki inancı olmayan insanlardır.

Mononymous persons can't apply for a job.

Tek ad kullanan kimseler bir işe başvuramaz.

This ticket will admit two persons free.

Bu bilet iki kişiye ücretsiz giriş sağlayacak.

Three persons are missing with the flood.

Üç kişi selde kayboldu.

There were fifteen persons injured in the accident.

Kazada yaralanan on beş kişi vardı.

Three out of ten persons have a video.

On kişiden üçünün bir videosu var.

In many places blind persons sell lottery tickets.

Pek çok yerde kör kişiler piyango bileti satarlar.

The plural of 'person' is 'people', not 'persons'.

'Person'un çoğulu "people' dır, 'persons' değil.

This room is capable of holding fifty persons.

- Bu oda elli kişi alma kapasitesindedir.
- Bu odada elli kişiliktir.

This bus is capable of carrying 45 persons.

Bu otobüs 45 kişi taşıma kapasitelidir.

This elevator is capable of carrying ten persons.

Bu asansör, on kişi taşıma kapasitesine sahiptir.

The plural form of 'person' is 'people', not 'persons'.

"Person"ın çoğul hali "persons" değil "people"dır.

We tried our best to find the missing persons.

Biz kayıp kişileri bulmak için elimizden geleni yaptık.

Some persons appear to be resistant to HIV infection.

Bazı kişiler, HIV enfeksiyonuna karşı dirençli gibi görünüyorlar.

Police questioned many persons who worked near the crime scene.

Polis olay yerine yakın çalışan birçok kişiyi sorguladı.

December 3 is the International Day of Persons with Disabilities.

3 Aralık Uluslararası Engelliler Günüdür.

This elevator is capable of carrying 10 persons at a time.

Bu asansör, bir seferde 10 kişi taşıyabilir.

As a result of a traffic accident, several persons were killed.

Bir trafik kazasının sonucu olarak birçok kişi öldürüldü.

There are many, many more persons infected than there were with SARS.

SARS'ta olandan çok daha fazla enfekte olmuş insan var.

Two persons were killed when an elevated bike path collapsed in Rio.

Rio'da bir yüksek bisiklet yolu çöktüğünde iki kişi öldü.

One out of three persons in this city has his own car.

Bu kentteki üç kişiden birinin üzerinde kendi arabası vardır.

This site contains content not suitable for persons under the age of 18.

Bu site 18 yaşın altındaki kişiler için uygun olmayan içerik içeriyor.

He began to mimic the speech and gait of persons in the street.

O, sokaktaki kişilerin konuşma ve yürüyüşünü taklit etmeye başladı.

- Millions of persons lost all their savings.
- Millions of people lost all their savings.

Milyonlarca insan bütün birikimlerini kaybetti.

I asked many persons about the store, but no one had heard of it.

Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.

- A few people have two cars.
- There are two or three persons with two cars.

İki arabası olan iki ya da üç kişi var.

Tom's was the first name on the list of persons of interest after Mary's murder.

Mary'nin cinayetinden sonra Tom'unki ilgi kişiler listesinde ilk isimdi.

Unfortunately, I cannot recommend Tatoeba with a pure heart to persons intending to learn languages.

Ne yazık ki Tatoeba'yı dil öğrenmek isteyenlere içime sinerek tavsiye edemiyorum.

The police drew up a list of persons of interest after the discovery of Mary's body.

Polis Mary'nin vücudunun keşfinden sonra ilgi kişilerin bir listesini hazırladı.

In other words, outside of the persons concerned, only one person in Osaka knew about this incident.

Başka bir deyişle, ilgili kişilerin dışında, Osaka'da sadece bir kişi bu olay hakkında biliyordu.

All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental.

Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.

There is real love just as there are real ghosts; every person speaks of it, few persons have seen it.

Tıpkı gerçek hortlaklar olduğu gibi gerçek aşk vardır; her insan onun hakkında konuşur, çok az sayıda insan onu görmüştür.

If you compare yourself with others, you may become vain or bitter; for always there will be greater and lesser persons than yourself.

Kendini diğerleriyle karşılaştırırsan, kendini beğenmiş ya da umudu kırık olabilirsin; her zaman için kendinden daha büyük ya da daha küçük insanlar olacaktır.