Translation of "Zeggen" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Zeggen" in a sentence and their turkish translations:

Sommigen zeggen dit, en anderen zeggen dat.

Bazıları bunu söyler ve diğerleri onu söyler.

- Wat wil je zeggen?
- Wat wil u zeggen?
- Wat willen jullie zeggen?

Ne söylemek istiyorsun?

Niets zeggen, oké?

Bir şey söyleme, tamam mı?

- Mag ik alsjeblieft iets zeggen?
- Mag ik alstublieft iets zeggen?

Bir şey söyleyebilir miyim lütfen?

Als je niets wil zeggen, hoef je niets te zeggen.

Bir şey söylemek istemiyorsan söylemek zorunda değilsin.

Kom je hoi zeggen?

Merhaba diyecek misin?

Mensen zeggen me soms:

Yani insanlar bazen bana diyor ki,

En, moet ik zeggen,

Şunu da söylemeliyim,

Wat kan ik zeggen?

- Ne söyleyebilirim?
- Ne diyebilirim?

Wat wilde je zeggen?

- Ne söylemek istedin?
- Ne söylemek istediniz?

Ik moet iets zeggen.

Bir şey söylemem gerekiyor.

Dat moest ík zeggen!

Benim sıram!

Dat wil niets zeggen!

- O hiçbir şey demek değildir!
- Hiçbir anlamı yok!

Wat zal Tom zeggen?

Tom ne söyleyecek?

- Niets zeggen!
- Zeg niets!

Hiçbir şey söyleme.

Ik kan niets zeggen.

Bir şey söyleyemem.

Hij kan zoiets zeggen.

O böyle şeyler söyleyebilir.

Mag ik iets zeggen?

Bir şey söyleyebilir miyim?

"Aha!" zullen ze zeggen.

Onlar 'Aha' diyecekler.

Tom zal nee zeggen.

Tom hayır diyecek.

Tom wilde gedag zeggen.

Tom merhaba demek istedi.

Ik ga alles zeggen.

Her şeyi söyleyeceğim.

Ik zal niets zeggen.

Bir şey söylemeyeceğim.

Je mag iets zeggen.

Konuşabilirsin.

Ik zal haar zeggen wat ze moet zeggen op de vergadering.

Toplantıda ne söyleyeceğini ona söyleyeceğim.

- Stop met dat te zeggen!
- Hou op met dat te zeggen!

Böyle söylemeyi bırak!

- Ge hadt dat vroeger moeten zeggen.
- Je had dat eerder moeten zeggen.

Çok daha erken söylemeliydin.

- Versta je wat ik wil zeggen?
- Begrijp je wat ik wil zeggen?

Ne kastettiğimi biliyor musun?

- Ik weet niet wat te zeggen...
- Ik weet gewoon niet wat ik moet zeggen...
- Ik weet gewoon niet wat zeggen.
- Ik weet gewoonweg niet wat te zeggen...
- Ik weet eenvoudig niet wat te zeggen...

Henüz ne diyeceğimi bilmiyorum.

Dan zeggen we: "Ja, leuk."

Ve biz de, ''Evet tabii güzel bir gündü.

Om te zeggen dat meditatie

meditasyonun

Zo zou ik kunnen zeggen:

Mesela, şöyle diyebilirim:

Dat is moeilijk te zeggen.

Söylemesi zor.

Hij gaat geen ja zeggen.

O evet demeyecek.

U hoeft niets te zeggen.

Bir şey söylemene gerek yok.

Wat wil je daarmee zeggen?

Onunla ne demek istiyorsun?

Ik had iets moeten zeggen.

Bir şey söylemeliydim.

Wat kan je anders zeggen?

Başka ne söyleyebilirsin?

Wat kan ik anders zeggen?

- Başka ne söyleyebilirim?
- Başka ne söyleyebilirim.

Tom gaat waarschijnlijk nee zeggen.

Tom muhtemelen sana hayır diyecek.

Tom kon niks anders zeggen.

- Tom başka bir şey söyleyemedi.
- Tom, söyleyecek başka söz bulamadı.

Je kan niet "nee" zeggen.

Hayır diyemezsin.

Ik moet hem iets zeggen.

Ona bir şey söylemek zorundayım.

Laat mij een ding zeggen.

Bir şey söyleyeyim.

Wat probeer je te zeggen?

Onunla ne demek istiyorsun?

Ik heb dingen te zeggen.

Söyleyecek şeylerim var.

Zou je iets willen zeggen?

- Bir şeyler söylemek ister misin?
- Bir şey söylemek ister misin?

Ga je het hem zeggen?

Ona söyler misin?

Hoe durf je zoiets zeggen?

Ne cüretle böyle bir şey söylersin!

Ik heb niets te zeggen.

Söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Dat zeggen we niet meer.

O artık söylenmiyor.

Tom had niets te zeggen.

Tom'un söyleyecek bir şeyi yoktu.

Iemand moet het toverwoord zeggen.

Birisinin sihirli sözcüğü söylemesi gerekiyor.

Nee...., ik wil zeggen ja.

Hayır... yani evet.

Ik hoefde niets te zeggen.

Bir şey söylemek zorunda değildim.

Wat wilt ge echt zeggen?

Gerçekten söylemek istediğiniz nedir?

Heb je wat te zeggen?

Söyleyecek bir şeyin var mı?

Ik kan nu niets zeggen.

Şu an için bir şey diyemem.

De tijd zal het zeggen.

Zaman gösterecek.

Mag ik alsjeblieft iets zeggen?

Affedersin, sana bir şey söyleyebilir miyim?

Ik moet tot weerziens zeggen.

Vedalaşmak zorundayım.

Doe wat ze je zeggen.

Onların sana söyledikleri şeyi yap.

Doe wat we je zeggen.

Sana söylediğimiz şeyi yap.

Tom zal niet nee zeggen.

Tom, hayır demeyecek.

Tom wilde je iets zeggen.

Tom sana bir şey söylemek istedi.

- Ik hoef Tom niets te zeggen.
- Ik hoef niets tegen Tom te zeggen.

Tom'a hiçbir şey söylemek zorunda değilim.

- Ik heb Tom niets te zeggen.
- Ik heb niets te zeggen tegen Tom.

Tom'a söyleyecek bir şeyim yok.

- Ik heb niets tegen hem te zeggen.
- Ik heb hem niets te zeggen.

Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.

- Ik weet gewoonweg niet wat te zeggen...
- Ik weet eenvoudig niet wat te zeggen...

Ben sadece ne diyeceğimi bilmiyorum.

- Hoe kun je dat tegen mij zeggen?
- Hoe kan je dat tegen mij zeggen?

Onu bana nasıl söyleyebilirsin?

Maar zal ik eens wat zeggen:

Ama biliyor musun?

Kunnen we zeggen dat we mediteren.

ve meditasyon yapıyoruz diyebiliriz.

Jij hebt het voor het zeggen.

Yetki sizde.

Soms, als ze iets wilde zeggen,

Aslında, bazen evde veya dışarıda konuşacağı zaman

Ik wil niet zeggen 'het publiek',

''İzleyiciler'' demek istemiyorum,

Aarzel niet de waarheid te zeggen.

Gerçeği söylemekten hiç çekinmeyin.

Hoe durf je dat te zeggen.

Bunu söylemeye nasıl cesaret edersin!

Er is niet veel te zeggen.

Söyleyecek çok şey yok.

Tom had het Maria moeten zeggen.

Tom, Mary'ye söylemeliydi.

Laat mij zeggen wat ik denk.

Düşündüğümü söyleyeyim.

Versta je wat ik wil zeggen?

Ne demek istediğimi biliyor musunuz?

Ik kan daar niks over zeggen.

Onun hakkında bir şey söyleyemem.

Je zou tenminste "bedankt" kunnen zeggen.

En azından "teşekkürler" diyebilirdin.

Wat heb je hierover te zeggen?

Bunun için ne diyeceksin?

Wacht. Ik wil je iets zeggen.

Bekle. Sana bir şey söylemek istiyorum.

Ja, dat kan je wel zeggen.

Evet, elbette söyleyebilirsin.