Examples of using "Sprak" in a sentence and their turkish translations:
Tom konuştu.
O konuştu.
Çok konuştu.
O, hızlı şekilde konuştu.
- Böyle buyurdu Zerdüşt.
- Böyle konuştu Zerdüşt.
Spiker İngilizce konuştu.
Onunla konuştum.
Hollandaca konuşmadı mı?
Barış hakkında konuştu.
Tom niçin konuşmadı?
O, yumuşak bir sesle konuştu.
Tom asla onun hakkında konuşmadı.
- Tom Fransızca ve İtalyanca konuştu.
- Tom Fransızca ve İtalyanca biliyordu.
O benimle Almanca konuştu.
Tom Mary ile soygun hakkında konuştu.
Keşke İspanyolca konuşsan.
Bu konuda benimle konuştu.
İmam Arapça konuşuyordu.
Fakat o zamanlar İspanyolca'da gayet akıcıydım.
Yaşlı adam benimle Fransızca konuştu.
Adam alçak sesle konuştu.
Sanki hiçbir şey olmamış gibi konuştu.
Onunla telefonda konuştum.
Tom bana kaç tane dil konuştuğumu sordu.
Tom bana Fransızca konuştuğunu söyledi.
Jaume'nin büyükannesi, Katalanca'yı İspanyolca'dan daha iyi konuştu.
O benimle İspanyolca konuştu.
O konuşuyordu.
Duygularım hakkında Mary ile konuştum.
Bana kaç dil konuştuğumu sordu.
Sami ilk adını "Shami" olarak telaffuz ediyordu.
ve o yazın sonuna geldiğimde Fransızcada tamamen akıcıydım.
Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum.
Beni anlayabilsinler diye yavaş konuştum.
O, bana Tom olarak hitap ederdi.
Polis bir adamla sokakta konuştu.
- Otobüste bir yabancı benimle konuştu.
- Bir yabancı, otobüste benimle konuştu.
O kendi kendine konuştu.
Sonra korku içinde bunu aleni olarak konuştum
Yabancı, anadili gibi Japonca konuştu.
Tom bir dilden daha fazlasını bilmeyi diledi.
Polonya büyük elçisi ile konuşan bendim.
Oradan buradan konuştu ama yararlı bir şey söylemedi.
Amerikalı bir siyah olarak, bu kafamda çınladı durdu.
O sürekli konuşuyordu.
Muhatabım bir Amerikalı değil Almandı.
Tom'un neden Mary ile konuşmadığını merak ediyorum.
ve aslında hiç Almanca konuşmadığımı fark ettim
Fransızca konuşuyordum, Fransızca düşünüyordum.
Ama onunla tanıştığımda ipoteği paraya çevrilmek üzereydi.
Ben Tom hakkında konuşmuyordum.
Tom dün Mary'yle konuştu.
- Sami odasında kendi kendine kelimeişehadet getirdi.
- Sami odasında tek başınayken kelimeişehadet getirdi.
Bir panelde bir transhümanistleydim, sürekli tekillik hakkında konuşup durdu.
Bana kaç dil konuştuğumu sordu.
Jessie Fransızcayı kötü; Almancayı daha da kötü konuşuyordu.
Ana dili Esperanto olan ilk kişi 1904'te doğdu. Günümüzde ise ana dili Esperanto olan birkaç bin kişi var.
- Tom'la en son ne zaman konuştun?
- Tom'la en son kim konuştu?
Sami imamın kendisi hakkında konuştuğunu sandı.
Ev sahibi mükemmel Rusça konuştu ve bizim rahat olduğumuzu ve iyi bakıldığımızı garanti altına almak için özel bir çaba sarf etti.