Examples of using "Neer" in a sentence and their turkish translations:
Silahı bırak.
Onu yere koy.
dış koşulların etkisiyle
- Kaleminizi aşağı koyun.
- Kaleminizi bırakın.
- Kaleminizi yere bırakın.
Silahı bırak.
Kalemlerinizi indirin.
Çekici yere koy.
Tom'un uçağı kaza yaptı.
Kahrolsun kral!
Onları vurdum.
O onu bıçakladı.
Noel ağacını ne zaman devirirsin?
Bakın, onları böyle bırakacağız.
Beni ziyaret etti.
Seni küçümsüyorum.
Neden onları vurdun?
Tom bir ayıya ateş etti.
Sami ayıyı vurdu.
Onu oraya koy.
Burada dört aşamaya geliyoruz.
Avcı bir ayıya ateş etti.
Kalemini yere koy ve dinle.
Odada ileri geri yürüdü.
Otur, Kate.
Bakın, onları böyle bırakacağız. Ve de üstünü dolduracağım.
Aşağıdaki vadiye baktı.
Bildiğiniz bu tavsiyeler şu şekilde sıralanıyor:
Silahı indirdi ve yürüyüp gitti.
Onu oraya bırak.
Onu hemen şuraya koy.
Pekâlâ, deneyelim. Hadi. Meşaleyi bırakalım.
büyükannemin hep söylediği bir söze geliyoruz.
Yere uzandı ve kitap okumaya başladı.
Kitabı indirdim ve ışığı açtım.
Eğer o kapıdan çıkarsam, beni vurur musun?
Oh, sadece onu bir yere koy.
Gözlerin güzel bir kadınla karşılaştığında, onu çok şaşırt.
Mizah duygum olmadığı için, o beni küçümsüyor.
Gerçeklerle yüzleş!
İçeri girer, ayakkabılarımı çıkarır ve televizyonun başına geçerdim.
Tom, Mary'yi ona özür dilemek için aradı fakat o onun yüzüne kapadı.
Kültür bir paraşüt gibidir: Eğer sende yoksa yere çakılırsın.
Odada ileri geri yürüdü.
Tom vurulmak üzereydi ama o bunu bilmiyordu.
Mary dolaptan ütü masasını çıkardı ve onu açtı, pencerenin yanına yerleştirdi.
Yavaşla!
Biri çok nazik sonra saçımı alıp başımın üstünde çekin ve