Examples of using "Manier" in a sentence and their turkish translations:
Bu böyledir.
Bu kesinlikle en iyi yol.
Bir yol olmalı.
Onu sadece böyle yapın.
Üçüncü bir yol var mı?
Öyle konuşma.
Konuşma biçimi sinirimi bozuyor.
aynı yolun izlenmesi gerektiğine inanıyorum.
Onu başka bir şekilde söyle.
O, kaba bir yanıt verdi.
Bu nasıl oldu.
Onun konuşma şeklini sevmiyorum.
turuncuyla parlayan
kimsenin öngöremediği bir şekilde.
tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.
İnşaatın en ucuz yolu bu.
Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.
Onu bu yolla yapalım.
Onu benim tarzımla yapayım.
Boston'a nasıl gidiyorsun?
Tom onu o şekilde görmüyor.
Bu şekilde, çok fazla zamanı boşa harcarız.
- Carlos, İspanyolcayı hatalı konuşuyor.
- Carlos, hatalı bir şekilde İspanyolca konuşuyor.
Senin gülme şeklini seviyorum.
Onun yaşam tarzını değiştirmesi gerekiyor.
Bu pratik yapmak için harika bir yol.
Onu yapmak için daha iyi bir yol biliyorum.
hayatta kalmanın tek yolu
Başka şeyler, başka yollar bulmalıyız.
Şelaleden aşağı inmenin en güvenli yolu ne?
Gerçekten de her yönden daha güvenli bir hâle geldik.
Hümanizm, insanoğlunun faaliyetlerini vurgulayan
ve kendisinin de beklediği şekilde artık üretken değilse,
Garip bir şekilde, hayatlarımız birbirini yansıtıyordu.
- Yürüme şeklini beğeniyorum.
- Yürüyüşünü sevdim.
- Yürüyüşüne bayılıyorum.
düşünme şeklimizi değiştirecek bir şey oldu.
Onu bu şekilde yap.
Senin gülme tarzından hoşlanıyorum.
Tom bir şekilde farklı görünüyor.
Böyle davranılmak hoşuma gitmiyor.
Tom'un konuşma şekli sinirlerime dokunuyor.
Tom başıyla kibarca selamladı.
Kazanmanın bir yolunu bulmak zorundayız.
Bir anlamda bu en önemlilerden biri olabilir.
Yiyecek yakalamak için en iyi ihtimalimiz ne?
-Nasıl? -Yudum yudum. İçmenin tek yolu bu.
İlerlemek için en iyi yolumuz ne?
Dorothy DeLay'in tarzı ile çalışmış
Ben üzerime düşeni yapıyorum,
Merakımı daha önce hiç yaşamadığım bir şekilde kabartmıştı.
Başka yolu yok.
Bir yolunu bulup kendini kurtardı.
O, koşulları çok açık bir biçimde açıklar.
Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız.
Tom'a yardım etmek için bir yol bulmak zorundayız.
Fransızca öğrenmenin en iyi yolu nedir?
Tom'un komik bir gülmesi var, değil mi?
- Hanımın kışkırtıcı tarzda giyinmeyi sever mi?
- Karın kışkırtıcı tarzda giyinmeyi sever mi?
Onun gülme tarzını sevmiyorum.
George babası ile aynı şekilde iş yaptı.
Yer utanç verici bir biçimde bakımsızdı.
- Onu, onun senin yapmanı istediği şekilde yap.
- Onu, onun dediği yoldan yap.
Tom kilo vermek için kolay bir yol arıyor.
Para biriktirmenin en iyi yolu nedir?
ve sosyal sistemlerimizi daha adil şekilde yeniden yapılandırırken
geliştirmeye başlamak için harika bir yerdeyiz demektir.
Ama kurtarılmanın başka bir yolu daha var.
Sığınak yapmanın başka bir yolunu bulmamız gerek.
Boğazları ve kan damarları öyle eşsiz adapte olmuş ki
Uyku merkezimde bunu inceliyoruz,
bunu kolay, hızlı ve daha az caydırıcı bir şekilde yapıyor.
Ama ne yapayım, ırk konusunda konuşma tarzım buydu.
Sarmaşıkların dallara sıkıca sarılarak
Öyle konuşma.
Onun davranma tarzına katlanabiliyor musun?
Oraya asla dönmemeye yeltendi.
Her nedense farklı görünüyorsun.
Bu kapı hiçbir şekilde açılamaz.
Tom bunu benim yapacağımdan daha iyi bir yolla yapabilir.
Bunu yapmak için daha iyi bir yol olmalı.
Benimle ilgilenme tarzını seviyorum.
Bunu yapmak için daha iyi bir yol bulalım.
Bu işi bir şekilde bitireceğim.
Tom'un spagetti yapma şeklini beğenmiyorum.
Tom'un makarna pişirme şekline beğenmiyorum.
- Yulaf ezmesini yiyebileceğim tek usul bol şekerlidir.
- Yulaf ezmesini sadece bol şekerli yiyebilirim.
Fakat işin hileli bir yanı da bu halde bile meditasyon yapabiliyor olmam.
Bu yüzden sorunu daha doğru bir şekilde yeniden çerçevelendirirken
İşlerin gidişatından memnun değilsinizdir.
çünkü hayatı kucaklamanın en yüce yolu bu.
Sizce ilaçları teslim etmemizin daha hızlı bir yolu olduğunu mu düşünüyorsunuz?