Translation of "Hoort" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Hoort" in a sentence and their turkish translations:

Hoort dat te gebeuren?

Bunun olması gerekiyor mu?

Daar hoort het thuis.

Bu oraya ait.

Vuilnis hoort bij het vuilnis.

Çöp çöpe aittir.

Het hoort bij het werk.

O, işin bir parçası.

Hé daar! Hoort ge mij?

Hey, orada mısınız? Beni duyabiliyor musunuz?

Je hoort gelukkig te zijn.

- Mutlu olmalısın.
- Mutlu olman gerekir.

Je hoort nu te oefenen.

Pratik yapıyor olman gerekiyor.

Jij hoort beneden te zijn.

Alt katta olman gerekiyor.

Geloof niet alles wat je hoort.

Her duyduğun şeye inanma.

Open zijn over fouten hoort hier bij.

İşin bu kısmında, yanılınca bunu kabul etmeniz gerekli.

Eindelijk hoort de pup een bekend geroep.

Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.

Dat Rusland bij Europa hoort. Tot Vladivostok.

Rusya, Avrupa'nın parçası olsun istiyor. Ta Vladivostok'a kadar.

...dat je hier hoort, geen bezoeker bent.

buranın bir parçası olduğumu hissetmeyi öğretti.

De persoon die hier niet hoort te zijn,

burada olmaması gereken kişiyi tanımlamayı amaçlayan

Je hoort niet te praten met je mond vol.

Dolu ağzınla konuşmamalısın.

De mens als een biologisch wezen hoort tot de dierenwereld.

Biyolojik bir varlık olarak insan hayvan dünyasına aittir.

Deze hartklep hoort 30 jaar mee te gaan; we zullen zien.

Kalp kapakçığının 30 yıl idare etmesi bekleniyor ama kim bilir ki?

En zou ik je graag laten denken aan wat je nu hoort.

ve şimdi duyduğunuz şey hakkında, düşünmenizi istiyorum.

- Hoor je mij?
- Hoort u mij?
- Hoor je me?
- Horen jullie mij?

- Beni duyuyor musun ?
- Beni duyuyor musun?

Zo loopt die ene zwaar astmatische patiënt het grootste risico als je hem niet hoort.

Aslında ağır astımlı hastam sessizken daha çok risk altında oluyor.

- Hoor je vaak van hem?
- Hoort u vaak van hem?
- Horen jullie vaak van hem?

Ondan sık sık haber alıyor musun?

"Mama, mag ik een koekje eten?" "Nee, dat mag je niet. Je hoort niet tussen de maaltijden te eten."

"Anne, bir bisküvi alabilir miyim lütfen?" "Hayır, alamazsın; öğünler arasında yememen gerekir"

Wanneer je naar televisie kijkt of naar de radio luistert, is de muziek die je hoort vaak van Afrikaanse origine.

Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.

- Kun je me horen?
- Hoor je mij?
- Hoort u mij?
- Hoor je me?
- Kan je me horen?
- Ben ik te horen?

Beni duyuyor musun?