Translation of "Hangt" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Hangt" in a sentence and their turkish translations:

De vlag hangt.

Bayrak yukarda.

Het schilderij hangt scheef.

Resim eğri asılmış.

Het hangt ervan af.

- Duruma göre değişir.
- Değişir.

- Dat hangt niet van mij af.
- Het hangt niet van mij af.

Bu bana bağlı değil.

Dat hangt van u af.

Bu size bağlı.

- Er hangt een kaart aan de muur.
- Aan de muur hangt een kaart.

Duvarda bir harita var.

Het hangt van onze geestestoestand af

Mutluluğumuz ve mutsuzluğumuza karar veren şey

Dat hangt van jouw beslissing af.

Bu senin kararına bağlı.

Het hangt nu van jou af.

Şimdi size kalmış!

Het beeld hangt aan de muur.

- Resim duvarda asılı duruyor.
- Resim duvarda asılıdır.

Het hangt allemaal af van Tom.

Bunun hepsi Tom'a bağlı.

Hangt u uw jas toch op.

Lütfen paltonuzu asın.

Dat hangt af van de context.

- Bu, bağlama bağlıdır.
- O, içeriğe bağlıdır.

...en er hangt magie in de lucht.

Havada sihir asılı.

Er hangt een klok aan de muur.

Duvarda bir saat var.

Er hangt een rookwolk over de provincie.

İlin üzerindeki bir duman bulutu var.

De foto hangt nu aan de muur.

Resim şimdi duvardadır.

- Mijn foto hangt in alle politiekantoren van het land.
- Mijn foto hangt in alle politiebureaus van het land.

Benim resmim, ülkedeki her karakolda bulunuyor.

Uitstoot doen dalen hangt af van nieuwe ontwikkelingen.

Emisyonun azaltılması yükselmeyle bağlantılı.

- Mijn computer hangt vast.
- Mijn computer is vastgelopen.

Bilgisayarım dondu.

Er hangt een tweede spiegel naast de deur.

İkinci ayna kapının yanına asıldı.

En het hangt heel erg van het verhaal af.

Ve gerçekten de hikâyeye göre değişiyor.

Nu hangt hun veiligheid af van horen en ruiken.

Güvenlikleri artık duymalarına ve koku almalarına bağlı.

Achter die groene auto hangt er een rode aanhanger.

Şu yeşil arabanın arkasında, kırmızı bir römork takılı.

Er hangt een portret van Bob aan de muur.

Duvarda Bob'un bir portresi var.

Het portret van mijn grootvader hangt aan de muur.

Büyükbabamın resmi duvardadır.

Het nachtelijk succes van jachtluipaarden hangt af van de maan.

Çitanın gece başarısı Ay'a bağlıdır.

De overleving van deze groep hangt af van zijn hoofdleeuwin.

Bu genç sürünün hayatta kalması baş dişi aslana bağlı.

Ik ben er niet zeker van. Dat hangt ervan af.

Onun hakkında emin değilim. Duruma göre değişir.

"Kan je me een plezier doen?" "Dat hangt ervan af."

"Bana bir iyilik yapar mısın?" "Duruma göre değişir."

Ik weet het niet. Het hangt af van de prijs.

Bilmiyorum. Bu fiyata bağlı.

Een ingelijste foto van mijn familie hangt boven mijn bureau.

Ailemin bir çerçeveli fotoğrafı masamın üstünde asılı.

De categorie van een orkaan hangt af van de windsnelheid.

Bir kasırganın kategorisi rüzgar hızına bağlıdır.

"Wanneer kom je terug?" "Dat hangt helemaal van het weer af."

"Ne zaman geri döneceksin?" "Bu tamamen havaya bağlı."

Of we een bisnummer spelen of niet, hangt van het publiek af.

Bir istek parça çalıp çalmayacağımız seyirciye bağlı.

Of we gaan of niet hangt ervan af of Tom wil gaan.

Gidip gitmememiz Tom'un gitmek isteyip istemediğine bağlıdır.

- Er zit een kruimel in zijn baard.
- Er hangt een kruimel aan zijn baard.

Onun sakalında bir kırıntı var.

- Ik ben al die stampei zat.
- Al die tamtam hangt mij de keel uit.

Bütün bu yaygaradan bıktım.

En hangt dat af van hoe de software van je raam interageert met je stemming?

Pencere yazılımının o anki ruh hâlinizle etkileşimi bunu etkiliyor mu?

Dan ben ik niet afhankelijk van touw... ...waarvan ik niet weet hoelang het er hangt.

Ve ne zamandır orada olduğunu bilmediğim bir halatla tırmanmak zorunda kalmayacağım.

Net zoals veel andere dieren... ...hangt hun slagingskans af van de fases van de maan.

Pek çok hayvan gibi çitaların talihi de Ay'ın evreleriyle ayrılmaz şekilde iç içe geçmiş durumda.

Maar op extreem terrein zoals dit is zo'n plek moeilijk te vinden. Het hangt nog een beetje los...

Ama burası gibi aşırı çöl arazilerinde bunu bulmak zor olabilir. Hâlâ biraz gevşek