Examples of using "Ervan" in a sentence and their turkish translations:
Onu seviyorum!
Tadını çıkar!
Herkes onu sever.
Bunlardan biri kadercilik.
Onu nasıl buluyorsun?
- Duruma göre değişir.
- Değişir.
Onun tadını çıkarmak istiyorum.
Bundan kurtulmak zorundasın.
Onunla ilgili ne düşündün?
Tom bunu biliyor mu?
Tom bu konuda nasıl düşünüyor?
- Onun hakkında ne düşünüyorsun?
- Şunu nasıl buluyorsun?
Lütfen emin olun.
Hayalim bir doktor olmak.
Kimse kaybetmeyi sevmez.
Tony, "Ben bunu seviyorum." dedi.
Biz dövüşmeyi severiz.
O benim ödümü kopardı.
O biliyor mu?
Sadece rahatla ve eğlen.
Aslında bunların çoğu kurgu ve bir kısmı da peri masalı ve bunu kolayca
Sadece hayatınız söz konusuysa.
Hayat memat meselesi olmadıkça.
Ama çoğu kurgu değil.
O yürüyüş yapmayı sever.
Yarısını yedim.
Elma yemeyi severiz.
- Onların hiçbirinden hoşlanmıyorum.
- Ben onların hiçbirini sevmiyorum.
Veronika'ya sarılmayı seviyorum.
Tom hızlı yemeyi seviyor.
Burada çalışmayı seviyorum.
Hayalim bir itfaiyeci olmaktır.
Beyzbol oynamayı severim.
Kendim olmayı seviyorum.
Hatalar yap, onlardan öğren ve büyü!
Onu nasıl buluyorsun?
Bunu gerçekten seviyorum.
Başka biri acı çektiğinde neden seviniyorsun?
O popüler şarkıları söylemeyi seviyor.
- Çıplak ayakla yürümeyi sever misin?
- Yalın ayak yürümeyi sever misin?
Dört tavşanımız var ve bunlardan biri ısırıyor.
O, gözyaşları gözlerine doluncaya kadar güldü.
Bu konuda bilen tek kişi bendim.
İnsanlara zarar vermeyi seviyorsun.
- O, dağlara tırmanmayı seviyor.
- Dağa tırmanmayı seviyor.
Öğretmen olmayı hayal ediyorum.
Kel olmak hoşuma gidiyor.
Onlar bilgili kalmaktan hoşlanır.
Fransızca konuşabildiğini sanıyorum.
onlardan en iyi şekilde yararlanmayı öğrenebiliriz.
ve değerini hesabına yatırıyoruz.
Eğer bu bir sütleğense onu içmek sizi öldürebilir.
Eğer bu bir sütleğense onu içmek sizi öldürebilir.
Yüzmeye ne dersin?
Bir otobüs yolculuğu yapma fikri hakkında ne düşünüyorsun?
Onu nasıl buldun?
O bir prenses olmayı hayal ediyordu.
Böyle yapsam nasıl olur?
Sıcak çorba yemeyi severim.
Onun masum olduğuna ikna oldum.
Tom'un ne düşüneceğini bilmiyorum.
Yemek pişirmeni izlemeyi seviyorum.
Takip edilmediğimden emin oldum.
Fikirle ilgili hislerin nedir?
Tom Mary'nin masum olduğuna beni ikna etti.
Onun hakkında ne düşünüyorsun?
Kızlar evcilik oynamayı sever.
Köpek yavruları her şeyi çiğnemeyi severler.
O, bir casus olmakla suçlanıyordu.
O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
Kim yararlanır?
Eğlenmeyi seviyorum.
Tom, Mary’nin bunu yapmasını engelleyecektir.
Ticari ve ticarileşmeye başlayan çiftliklerin
Onun hayali Dünyayı gezmektir.
Ben kazanmayı seviyorum.
Ebeveynlerim her kış kayak yapmaktan hoşlanır.
Tom bir şey hatırlamadığını söylüyor.
Polis Tom'un kaçırıldığını düşünüyor.
İnsanlar pazar gününü sevmezler ama ben seviyorum.
Şiddetli bir kar okula gitmemizi engelledi.
Ben o tenis maçını kazanacağıma eminim.
Tom hâlâ emin.
Senin önerini kabul etmesi için Tom Mary'yi ikna etmeye çalışacak.
Farkındalığınız, çözüme giden ilk adım.
50 yıllık ırkçı yasayı mümkün kılan bir inkâr.
Mary, onun ilkokul günlerinde, bir öğretmen olmayı hayal ediyordu.
Onun hakkında emin değilim. Duruma göre değişir.
Bu akşam yemek için dışarı gitmeye ne dersiniz?
Tom çok parası varmış gibi görünmeyi sever.
"Bana bir iyilik yapar mısın?" "Duruma göre değişir."
Benim evime gitmemize ne dersiniz?
Hayat ondan ne beklediğine karar verdiğinde başlar.
Kirli bir çevrede olmayı seviyorlar.
İyi bir roman ile rahatlamak istiyorum.
Pencereyi kıranın Tom olduğunu sanıyorum.