Translation of "Achter" in Turkish

0.060 sec.

Examples of using "Achter" in a sentence and their turkish translations:

- Kijk achter je!
- Kijk achter je.

Arkana bak!

Tom, achter je!

Tom, arkanda!

Kijk achter je!

Arkana bak!

Laat alles achter.

Her şeyi bırakın.

Kijk achter je.

Arkana bak.

Tom bleef achter.

- Tom geride kaldı.
- Tom kaldı.

Blijf achter mij.

Arkamda kal.

Ik bleef achter.

Ben arkada kaldım.

Hij stond achter mij.

O benim arkamda durdu.

Ik ben achter je.

Ben senin arkandayım.

De klok loopt achter.

Saat yavaş.

Ik sta achter hem.

Ben onun arkasındayım.

Zij renden achter ons.

Onlar bizi kovaladı.

Mary liet dit achter.

Mary bunu bıraktı.

Kijk eens achter je!

Arkana bir bak!

Kom achter me aan.

Peşimden gel.

Ik sta achter je.

Seninleyim.

- Doe de deur achter je dicht.
- Sluit de deur achter je.

Arkandan kapıyı kapat.

Alle barrières liggen achter ons.

Tüm bu engeller geride kaldı.

Enkele studenten waren achter gelaten.

Birkaç öğrenci arkada bırakıldı.

De crimineel liet voetsporen achter.

Suçlu ayak izleri bıraktı.

We komen er snel achter.

Yakında öğreneceğiz.

Hij was vlak achter mij.

O tam benim arkamdaydı.

Sluit de deur achter je.

Kapıyı arkanızdan kapatın.

Laat alstublieft een bericht achter.

Lütfen bir mesaj bırakın.

Hij stond achter de stoel.

O, sandalyenin arkasında durdu.

Hij stond achter de deur.

O, kapının arkasında duruyordu.

Ik laat Tom niet achter.

Tom'u geride bırakmıyorum.

Hoe kwam Tom daar achter?

Tom bunu nasıl öğrendi?

Ik ben achter de keuken.

Ben mutfağın arkasındayım.

Tom verdween achter het huis.

Tom evin arkasında kayboldu.

Ik stond vlak achter Tom.

Ben Tom'un hemen arkasındaydım.

Tom hoorde voetstappen achter zich.

Tom arkasından ayak sesleri duydu.

Ik parkeerde achter het gebouw.

Binanın arkasına park ettim.

- De hond zat achter de kat aan.
- De hond rende achter de kat aan.

Köpek kediyi kovaladı.

Als ik achter mijn camera sta

Ben kameranın arkasındayken

We kunnen hier misschien achter kruipen.

Ve arka tarafına rahatça sokulabiliriz.

Zo kom je achter de waarheid.

İşte, gerçeği böyle bulursunuz.

Het schip verdween achter de horizon.

Gemi ufkun ötesinde kayboldu.

De beer rende achter me aan.

Ayı beni kovaladı.

Tom verstopt iets achter zijn rug.

Tom'un arkasında saklı bir şeyi var.

De klok loopt tien minuten achter.

Saat on dakika geri kalmış.

Hij kwam van achter het gordijn.

Perdenin arkasından çıktı.

De tuin ligt achter het huis.

Bahçe evin arkasında.

Er staat iemand achter de muur.

Birisi duvarın arkasında duruyor.

Wat zit er achter de deur?

Kapının arkasında ne var?

Het werk loopt achter op schema.

İş programın gerisinde.

De man achter hen speelt piano.

Onların arkasındaki adam piyano çalıyor.

Hij verborg zich achter de deur.

O, kapının arkasına saklandı.

Tom zal er niet achter komen.

Tom farkına varmayacak.

We liepen achter de kat aan.

Biz kediyi kovaladık.

Tom kon achter het hotel parkeren.

Tom otelin arkasında park etmeyi başardı.

Tom verstopte zich achter het gordijn.

Tom kendini perdenin arkasına sakladı.

Sami verrichtte het middaggebed achter Fadil.

Sami ikindi namazını Fazıl'ın arkasında kıldı.

Sami zat achter in de moskee.

Sami caminin arkasına oturdu.

Tom zit achter Mary’s geld aan.

Tom Mary'nin parasının peşinde.

Zijn buurman zit ook achter haar aan.

Komşusu da dişiyi gözüne kestirmiş.

Als de maan achter de bergen zakt...

Ay, dağların arkasında kaybolurken...

Ik deed de deur achter me dicht.

Arkamdan kapıyı kapadım.

Hij verborg zijn verdriet achter een glimlach.

Tebessümün arkasında üzüntüsünü sakladı.

De stal is net achter de boerderij.

Ahır çiftlik evinin tam arkasında.

Een hond rende achter een kat aan.

Köpek kediyi kovaladı.

Mary loopt een jaar achter op school.

Mary okulda bir yıl sınıfta kaldı.

Ze houdt de waarheid voor ons achter.

O, gerçeği bizden saklıyor.

De maan verscheen van achter de wolken.

Ay bulutların arkasından çıktı.

Hij deed de deur achter zich dicht.

O kapıyı arkasından kapattı.

Een kat rende achter een muis aan.

- Kedi, bir farenin peşinden koştu.
- Bir kedi bir fareyi kovaladı.

Het toilet bevindt zich achter de trap.

Tuvalet merdivenin arkasında.

Tom zette de dweil achter de deur.

Tom paspası kapının arkasına koydu.

Achter de heuvel ligt een mooie vallei.

Tepenin ardında güzel bir vadi uzanır.

Het regenweer duurde tien dagen achter elkaar.

Yağışlı hava, on gün boyunca sürdü.

Kom, we verstoppen ons achter het gordijn.

Perdenin arkasına saklanalım.

Hou op me van achter te duwen!

Beni arkadan itmeyi bırak.

Een man verscheen van achter de deur.

Kapının arkasından bir adam çıktı.

Laat uw boodschap achter na de piep.

Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın.

Ik zie een man achter de bomen.

Ağaçların arkasında bir adam görüyorum.

- Laat alsjeblieft niets achter.
- Niets achterlaten, a.u.b.

Lütfen geride hiçbir şey bırakmayın.

- Laat het achter.
- Laat het liggen.
- Laat het!

Onu geride bırakın.

De parkeerplaats achter de school is praktisch leeg.

Okulun arkasındaki araç park yeri hemen hemen boş.

Laat het verleden achter je en ga door.

Geçmişi geride bırakın ve devam edin.

Ik stond achter de keuze van de commissie.

Ben komitenin kararını destekledim.

Mijn horloge loopt iedere dag twee minuten achter.

Saatim bir günde iki dakika geri kalır.

Weet je zeker dat Tom hier achter zit?

Tom'un onun arkasında olduğunu kesinlikle biliyor musun?

Misschien is de halsband achter een rots blijven haken.

Belki de tasması bir kayaya falan takılmıştır.

In plaats van ons te verschuilen achter politiële maatregelen...

Sadece polisiye tedbirlerin arkasına saklanmak yerine

Er stond vroeger een grote kersenboom achter mijn huis.

Evimin arka tarafında eskiden bir kiraz ağacı vardı.

Achter die groene auto hangt er een rode aanhanger.

Şu yeşil arabanın arkasında, kırmızı bir römork takılı.

Ik kwam er later achter dat hij homo was.

Daha sonra onun eşcinsel olduğunu öğrendim.

De koeien bij mij achter eten alleen maar tulpen.

Benim evimin arkasındaki inekler sadece laleleri yiyorlar.

Laten we het paard niet achter de wagen spannen.

Her şeyi sırasıyla yapalım.