Translation of "​​en" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "​​en" in a sentence and their turkish translations:

En geuren en smaken en emoties.

duygular ile ilişkilendirilmesi gerekir.

- En u?
- En jij?
- En jullie?

- Peki ya sen?
- Ya sen?

En leven en dood.

yaşam ve ölüm gibi.

- Dus?
- En?
- Nou en?

- Öyleyse ne yapmalı?
- Ne yani?
- Ne olmuş?
- E yani?
- Eee?

En?

- Sonra ne olacak?
- Ya sonra?

En carnivore en herbivore reptielen

etçil veyahut otçul sürüngenler --

En 100 artsen en managers.

koçluk yapmayı bitirdi.

Stil en dodelijk en ondoorzichtbaar.

Sessiz, öldürücü ve görünmez.

En die ongewoon en waardevol zijn,

bunların nadir ve değerli çıktıları olacaktır

Zoals alcohol- en drugsgebruik en gokken.

bilgisayarlı bir karar verme görevi sundum.

En correlatie en causaliteit te onderscheiden.

ve korelasyonla neden sonuç ilişkisini ayırt etmek için.

- Goed. En jij?
- Goed. En u?

İyiyim. Ya sen?

- Vergeven en vergeten.
- Vergeef en vergeet.

Affet ve unut.

En zondag?

Pazar günü için?

En illusoir.

ve yanıltıcı olacaktır.

En antivirusbedrijven.

ve antivirüs şirketleri.

En slangen.

Ve yılanlar.

En helaas

Ne yazık ki

En bovenal,

Ve en önemlisi de, bunu görünür

En nu,

Şimdi,

En anderen.

hem de başkalarına yapıyoruz.

En verdriet.

Yas.

En rouw.

Kaybetme.

...en wonderen.

...gece dünyası.

...en mogelijkheden.

Tabii fırsatlar da.

...en overleving...

...gösterişli...

...en kaaimannen.

Kayman da ararlar.

...en warm.

...ve sıcacık.

...en elanden.

...ve sığınlar cirit atıyor.

En stoffig.

Ve tozlu.

En Masséna.

Ve Masséna.

En uiteindelijk...

Ve nihayetinde...

En opeens...

Ve sonra aniden…

...en vissporen...

Ya balık izlerinin?

...en wormsporen?

Solucan izlerinin?

En bruggen.

iyileştirme çalışmaları yapıyoruz.

Nou en?

Ee yani ne.

En dan?

Yani?

En presentatie.

tasarım ve sunum bizim için daha az önemli oldu.

En ik?

Peki ya ben?

En nu?

Ve şimdi?

En jij?

Peki ya sen?

En daarna?

Ve sonra?

En die waarheid van beschaafdheid en samenwerking...

Uzun vadede, medeniyet ve dayanışma

En kennis beter dan onwetendheid en bijgeloof.

ve bilginin cehalet ve batıl inançtan daha iyi olduğu.

...en op slangen, tarantula's en schorpioenen jagen...

birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayabiliriz

En wordt afgeworpen en breekt zijn been.

at onu üzerinden atar ve bacağı kırılır.

En dan nog een, en nog een.

sonra bir tane ve bir tane daha.

En als de permafrost ontdooit en weglekt,

bu tabakanın buzu çözülüp kuruduğunda

Tom en Maria bekeken elkaar en lachten.

Tom ve Mary birbirlerine bakıp güldüler.

Tom en Maria zijn jong en gezond.

Tom ve Mary genç ve sağlıklıdırlar.

En alle klanten draaien nu jouw kant op en kijken en lachen.

tüm müşteriler dönüp size bakıyor ve gülüyorlar.

En beschieten Hartlepool, Whitby en Scarborough, en doodde meer dan honderd burgers.

Hartlepool, Whitby ve Scarborough'u bombardıman etmek, Yüz sivili öldürmek.

- Hou je mond en luister.
- Wees stil en luister.
- Zwijg en luister.

Sessiz ol ve dinle.

En naar de anatomie van hagedissen en schildpadden,

daha sonra kuzenleri diyebileceğimiz

En het aantal besmettingen en sterfgevallen bleef stijgen,

hastalık bulaşan ve ölen insan sayısı artmaya devam etti.

...en of hij stabiel en sterk genoeg is.

ve yeterince sağlam olup olmadığını bilmiyorum.

En door het creëren van rijkdom en kansen,

ve bu şekilde zenginlik ve fırsat yaratarak

En we zien meer en meer aangesloten apparaten,

Kalp pilleri ve insülin pompaları gibi

En meer culturele en financiële hulp steun krijgen,

bir toplumda yaşamak istiyorum,

...en weer losgelaten in de jungle. En Gubbi...

ve ormana bırakılıyor. Gubbi'ye gelince...

Ze was blauw en slap en ademde niet.

Mavi ve yumuşaktı ve nefes almıyordu.

Anglia en Northumbria raasde en koning Ella doodde.

Anglia ve Northumbria'yı kasıp kavurdu ve Kral Ella'yı öldürdü.

En dan wacht ze en verstopt ze zich.

O da bekledi ve saklandı.

De chimpansees en de bavianen en de apen,

Şempanzeler, babunlar ve maymunlar

- Zwijgen en luisteren!
- Hou je mond en luister!

Kapa çeneni de dinle!

Tom en Maria bekeken elkaar en stonden op.

Tom ve Mary birbirlerine baktılar ve ayağa kalktılar.

En maandag dan?

Peki ya Pazartesi?

"Geluk en ellende

''Mutluluk ve mutsuzluk,

En van anderen.

hem diğer insanların faydalanması için.

Omwentelingen en transformaties.

büyük değişikliklere verdiği tepkiyi çok düşünüyorum.

...en vullen het.

Ve de üstünü dolduracağım.

En dit erin.

Sonra da içeri sokalım.

En we kunnen.

İşte hazırız.

...en dan aantrekken.

iyice geriyorsunuz.

Voedzaam en eiwitrijk.

Besleyicidir, proteini yüksektir

...en vormt groevemeren.

ve çukur gölü dediğimiz şeyi oluşturabilir.

Sterft en ontbindt,

inciri mümkün kılar.

En een beenmergtransplantatie

ve bir kemik iliği nakli sonrasında

En ze zeiden:

Dediler ki,

En dan alles,

Hepsinin gerçeğini.

Prostaatkanker en borstkanker.

prostat kanseri ve göğüs kanseri var.

En krachtige oplossingen.

ötelerine uzanıyor.

En nog dichterbij.

hatta daha çok yaklaşmalarını istiyorum.

En daardoor nieuws.

dolayısıyla haber değerleri vardır.

En het enige --

Ayrıca uykuyu -

En in Mexico.

şerifler kasabaya yerleştiği zaman.

Hongerig en onervaren.

Açlar ve deneyimsizler.

...en verbazingwekkend gedrag.

...ve çarpıcı davranışlarla dolu.

Groter en moediger.

Daha büyük, daha cesur.

...en adembenemend spektakel.

...ve çarpıcı görüntüler sergiler.

...en ingebeelde verschrikking.

...ve hayalî korkuların yeridir.

...en verborgen drama's.

...önümüze seriyor.

...en ongeëvenaarde mogelijkheden.

...bize gösteriyorlar.