Translation of "‫أراد" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "‫أراد" in a sentence and their turkish translations:

أراد أن ينجح.

O başarılı olmak istedi.

- أراد سامي أن يصبح مسلما.
- أراد سامي أن يعتنق الإسلام.

Sami Müslüman olmak istiyordu.

أراد أن يكون جاهزاً.

hazır olmak için.

لذلك أراد استخدامه بنفسه

o yüzden kendisi kullanmak istiyordu

أراد توم أن تعرف.

Tom bilmeni istedi.

أراد توم سيارةً اقتصادية.

Tom bir ekonomi araba istedi.

أراد فاضل إخافة ليلى.

Fadıl, Leyla'yı korkutmak istedi.

أراد سامي بعض الماء.

Sami biraz su istedi.

أراد سامي أن يفوز.

Sami kazanmak istedi.

أراد سامي ذلك المال.

Sami parayı istedi.

- أراد سامي أن يموت و هو مسلم.
- أراد سامي أن يموت مسلما.

Sami Müslüman olarak ölmek istiyordu.

أراد التصالح مع التنظيم الإرهابي

terör örgütü ile bağdaştırmak istedi

أراد هذا الرجل الإقلاع أيضًا

işte bu adam da çıkarmak istedi

توم أراد العَشَاء في السرير.

Tom akşam yemeğini yatakta yemek istedi.

توم أراد أن يغير حياتهُ.

Tom hayatını değiştirmeyi istedi.

أراد سامي مقابلة مسلمين حقيقيّين.

Sami gerçek Müslümanlarla tanışmak istiyordu.

أراد توم فتح مطعمه الخاص.

Tom kendi restoranını açmak istedi.

أراد سامي أن يفوز اليانصيب.

Sami piyangoyu kazanmak istedi.

أراد سامي أن يتعرّف بمسلمين.

Sami Müslümanlarla tanışmak istedi.

أراد أن يقود إلى باتومي أولاً

Batum'a önce arabayla gitmek istedi

إذا أراد أي شخص طرح الأسئلة

merak eden soru sormak isteyen varsa

أراد إزالة الحجر. يعرف هؤلاء المزارعين

taşı çıkarmak istedi. Çiftçi olanlar bilir

يمكنها أن تعطي زوجها إذا أراد

İsterse kocasına verebiliyor

يمكنه إدارة بشكل منفصل إذا أراد

İsterse ayrı da yönetebiliyordu

‫أراد جزء مني حملها وإبعادهم عنها.‬

Bir yanım onu tutup etrafındakileri kovalamak istedi.

أراد توم أن يفكر بها فقط.

Tom yalnızca onu ​​düşünmek istedi.

يبدو غامضا حول ما أراد فعله.

O, yapmak istediği şey hakkında kararsız görünüyordu.

أراد توم معرفة أين كانت ماري.

Tom Mary'nin nerede olduğunu bilmek istedi.

أراد سامي أن يعطي معنى لحياته.

Sami kendi hayatına anlam vermek istedi.

أراد سامي العيش في بلد إسلامي.

Sami Müslüman bir ülkede yaşamak istiyordu.

أراد توم تعلم الغناء باللغة الفرنسية.

Tom, Fransızca şarkı söylemeyi öğrenmek istedi.

أراد توم تعلُّم بعض الأغاني الفرنسية.

Tom bazı Fransızca şarkıları öğrenmek istedi.

أراد توم أن يُجرب شيئا مختلفا.

Tom farklı bir şey denemek istedi.

أراد سامي شخصا كي يعتني به.

Sami birinin onunla ilgilenmesini istedi.

أراد سامي أن يكون صديقا لنا.

Sami bizimle arkadaş olmak istedi.

أراد سامي معرفة كيفيّة أداء التّيمّم.

- Sami nasıl teyemmüm yapılacağını öğrenmek istiyordu.
- Sami nasıl teyemmüm edeceğini öğrenmek istemişti.

أراد بوب أن يحتفظ بالثعلب في المنزل.

Bob Tilkiye evde bakmak istedi.

هل من الصحيح أنه أراد الذهاب لألمانيا؟

Ama bu doğru o Almanya'ya gitmek istedi?

أراد توم التوضيح ولكن ماري لم تدعه.

- Tom açıklamak istedi ama Mary ona izin vermedi.
- Tom açıklamak istedi fakat Mary ona izin vermedi.

أراد سامي أن يربّي أولاده تربية إسلاميّة.

Sami çocuklarını Müslüman olarak büyütmek istiyordu.

أراد توم شراء معطفٍ من الفروِ لماري.

Tom, Mary için bir kürk palto almak istedi.

أراد توم أن يلتقي بك في المكتبة.

Tom kütüphanede seninle tanışmak istedi.

أراد توم أن يذهب إلى الشاطئ معنا.

Tom bizimle sahile gitmek istedi.

أراد سامي أن يتزوّج من امرأة مسلمة.

Sami Müslüman bir kadınla evlenmek istiyordu.

ومعظمنا أراد أن يتجه للجامعة ولكن المشاكل المالية!

bunun ekonomik bir gerçeklik olmadığını gördüm.

أراد "نابليون" أن تصل "أوروبا" إلى جبال "الأورال".

Napolyon ta Ural Dağları'na kadar tek bir Avrupa istiyordu.

أراد الجميع أن يكونوا مشهورين في ذلك الوقت

o dönem herkes meşhur olmak istiyordu

أراد توم معرفة ما إن كان لِماري حبيب.

Tom, Mary'nin erkek arkadaşı olup olmadığını öğrenmek istiyor.

توم أراد أن يذهب أينما كانت ماري تذهب .

Tom Mary'nin gittiği her yere gitmek istedi.

أراد فاضل أن يعرف كلّ شيء عن الإسلام.

Fadıl, İslam hakkındaki her şeyi öğrenmek istedi.

أراد فاضل الحصول على بعض المال من ليلى.

Fadıl, Leyla'dan biraz para almak istedi.

تعب توم من القراءة و أراد الخروج و اللعب.

Tom okumaktan bıktı ve dışarı çıkmak ve oynamak istedi.

أراد توم استدعاء الشرطة، ولكن ماري لم تسمح له.

Tom polisi aramak istedi fakat Mary ona izin vermedi.

لأنه كان لديه مصلحة أراد أن يأخذ زوجة الرجل الآخر

çünkü çıkarı vardı diğer adamın karısını almak istiyordu

في هذه المرحلة، أراد بعض القادة المخضرمين من الإفرنج وقف التقدم،

Bu noktada, bazı eski Fransız komutanlar saldırıyı durdurmak,

- كان فاضل يريد المزيد من المال.
- أراد فاضل المزيد من المال.

Fadıl daha fazla para istedi.

أراد فون براون حل هذه المشكلة عن طريق إطلاق المركبة الفضائية في أجزاء على متن

daha küçük roketlere fırlatıp Dünya'nın çevresinde yörüngeye yerleştirerek bu sorunu çözmek istedi

- أراد سامي أن يحيي علاقته مع ليلى.
- كان سامي راغبا في إحياء علاقته مع ليلى.

Sami, Leyla ile ilişkisini yeniden alevlendirmek istedi.

- كان سامي يريد أن تعطيه ليلى المزيد من المال.
- أراد سامي أن تعطيه ليلى المزيد من المال.

Sami, Leyla'nın ona daha fazla para vermesini istiyordu.