Translation of "يخرج" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "يخرج" in a sentence and their turkish translations:

رأيته يخرج.

Onun dışarı çıktığını gördüm.

عندما يخرج اليانصيب

üstelik piyango çıkmışken

يخرج فقط من البراكين؟

volkanlardan çıkıyor?

وعندما كان مهاري يخرج،

Mahari odamdan çıkarken,

وشخص يخرج وهذا ergenekon

yahu birisi de çıkıp bu ergenekon

المال لا يخرج من جيبي

Benim cebimden para çıkmıyor canım ne olacak

واحد منهم لا يخرج ويتمرد

içlerinden bir tanesi de çıkıp isyan etmiyor yahu

من هذه الهوة يخرج شغفك،

Bu kısım tutkularınızın öne çıkacağı yer,

لم يخرج بقية الشخص من المشاكل

Geri kalan kişinin ise başı beladan hiç kurtulmadı

ليس تقليدًا إسلاميًا أن يخرج الأربعون

Ölünün kırkının çıkması İslami bir gelenek değildir

بداخله أقول "إنها بالتأكيد القطة" والقط يخرج

diyorum ki "Kesin kedi çıkacak" ve kedi çıkıyor.

‫ثم خندق صغير‬ ‫بحيث يخرج الحبل من هنا.‬

Sonra da halatın buradan çıkması için küçük bir siper.

لا يمكننا معرفة ما يخرج من هذا ولكن

bundan ne çıkar bilemeyiz ama

لأنه مرن بالداخل مع النقطة التي يخرج منها

işte içerisi akışkan olduğu için çıktığı nokta ile

‫يخرج لاستنشاق الأكسجين من الهواء مباشرة.‬ ‫أخيرًا، تعود الشمس.‬

Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.

لقد قلت للتو أن المجال المغناطيسي يخرج من القطب

az önce söylemiştim manyetik alan bir kutuptan çıkıyor

لا أحد منا يخرج من الرحم وهو يكره السود أو الجمهوريين.

hiçbirimiz siyahi veya Cumhuriyetçilerden nefret ederek doğmuyoruz.

العودة لدمشق للتجهز لتسلم الحكم عودة لابن الاسد لن يخرج منها

, tahtın varisi olan kardeşi Basil'in öldüğünü ve Şam'a dönmesi gerektiğini söyleyerek sonlandırdı.

يجب أن يخرج كمية كافية من جزيئات الفيروس تستطيع إصابتك بالعدوى،

Bir enfeksiyon başlatmak için yeterince virüs partikülünü dışarı atmaları gerekir.

الذي يخرج من هذا اللوح التكتوني المحيطي المدفون عميقًا في باطن الأرض

bu derinden gömülü okyanusik tektonik tabaka olan

ثم عندما يخرج شخص ويقول أن هناك ما يسمى بالإبادة الجماعية للأرمن

sonra birileri çıkıp sözde Ermeni soykırımı var dediğinde

لو كان الأمر كله يعتمد على القيم المُكتشفة ألا يمكن أن يخرج عن السياق؟

bu sadece ortaya çıkan değerlerle yaklaşma yaklaşımı çok mu fazla olur?

ولكن كان لديه طلب واحد فقط من الجمهور. حتى شخص واحد لا يجب أن يخرج إلى الشارع. ولم يخرجوا.

Fakat halktan tek bir isteği vardı. Bir kişi bile sokağa çıkmasın. Ve çıkmadılar.