Translation of "وافق" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "وافق" in a sentence and their turkish translations:

وافق سامي.

Sami kabul etti.

وافق على ذلك ومكثتُ.

Kabul etti ve ben onunla kaldım.

وافق المدرس على خطته.

Öğretmen onun planını onayladı.

قد وافق على عالمه القذر

pis dünyasını bize anlaşmıştı

وافق الرئيس روزفلت على المساعدة.

Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.

حتى وافق المجتمع على تحريم العبودية،

Ancak toplum köleliğin yasaklanmasında uzlaştıktan sonra

وأنا ممنون للعديد ممن وافق وقال نعم.

Çoğunun evet demiş olmasına minnettarım.

فقد وافق جميع الدول الأعضاء بالأمم المتحدة

Birleşmiş Milletler'in tüm üye devletleri bunların

يمكن للمعلم فتح الكاميرا والميكروفون إذا وافق

onay verirlerse kamerısını ve mikrofonunu öğretmen açabiliyor

كمثال، في السبعينيات، المجتمع وافق على العبودية الشرعية.

Örneğin, 1700'lerde toplum yasal kölelik konusunda uzlaşmıştı.

وافق معظم الأشخاص الذين تواصلت معهم على مقابلتي.

Yaklaştığım insanların büyük çoğunluğu benimle buluşmayı kabul etti.

الكل وافق على أنّ الأمور على خير ما يرام.

Herkes durumun normal olduğuna karar kılmıştı.

ذلك وافق العبادي سريعاً واعتقد العالم ان المشروع سينطلق لكن

, El-Abadi hızla kabul etti ve dünya projenin başlatılacağına inandı, ancak

في راهوفو، بعد مناوشات قصيرة وافق السكان على الاستسلام لملك المجر

Kısa bir tartışmadan sonra Rahovoda halk Macaristan Kralı'na teslim olmayı kabul etti

وافق سامي على حراسة منزل ليلى خلال غيابها في نهاية الأسبوع.

Sami, hafta sonu boyunca Leyla'nın yerini izlemeyi kabul etti.

أخيرًا في عام 1180، وافق صلاح الدين وبلدوين على هدنة لمدة عامين

Sonunda 1180'de, Saladin ve Baldwin aynı fikirde iki yıllık bir ateşkes.

ومع ذلك ، لم يقبل الشروط ، فقط وافق على إعادة فتح المفاوضات. إلى الحلفاء ،

Yine de, şartları kabul etmedi, sadece müzakereleri yeniden açmayı kabul etti. Müttefiklere,

بما أنه يعرف كيفية قتال الأتراك، وافق ميرسيا على أن هذه هي المنهجية الصحيحة للقتال.

Türklerin savaştığını bilen Mircea, bunun doğru hareket olduğu konusunda hemfikirdi.