Translation of "سبب" in Turkish

0.034 sec.

Examples of using "سبب" in a sentence and their turkish translations:

- يظل سبب انتحاره لغزا.
- يبقى سبب انتحاره لغزا.

Onun kendini niçin öldürdüğü hâlâ bir sır.

- ذلك سبب انفعاله.
- لهذا غضب.
- هذا سبب غضبه.

Onun sinirlenme nedeni odur.

ما سبب ذلك؟

Peki neden?

فهمت سبب هذا.

Bunun için nedenini anladım.

لا سبب للخوف.

Korkmak için hiçbir neden yok.

هناك سبب آخر.

Bir sebep daha var.

والآن، ما سبب ذلك؟

Peki, bunun sebebi nedir?

حيث ستعرف سبب وجودك

Var oluşunuzun nedenini bileceksiniz

وهذا سبب كافٍ للقتال.

Bu savaşmak için yeterli bir sebep.

وهناك سبب فيزيائي لهذا،

Bunun oldukça iyi, makul bir açıklaması var:

ليس سبب من الخوف.

Korkmak için hiçbir sebep yok.

شتمني من دون سبب.

Nedeni olmadan bana hakaret etti.

ما سبب صمت الانفصاليين؟

- Ayrılıkçılar neden sessiz?
- Ayrılıkçılar neden suskun?

- لم هم غاضبين؟
- ما سبب غضبهم؟
- ما سبب غضبهن؟
- لم هنّ غاضبات؟

- Onlar niçin öfkeli?
- Neden sinirliler?
- Neden kızgınlar?
- Neden öfkeliler?

ولهذا أنا سبب رؤيتهم له

Görme nedenleri bendim.

ولهذا الاعتقاد سبب ذو وجاهة:

Bunun da sebebi var;

إذًا ما هو سبب الاختلاف؟

Farklılık yaratan şey neydi?

وإليكم سبب أهمية هذا الأمر:

İşte bu neden önemli;

ما سبب هذا الانفجار الكبير؟

bu denli büyük bir patlamaya sebep olan şey neydi?

دعوهم يخفون سبب كونها مسطحة

Neden düz olduğunu bizden saklasınlar ki

عن سبب رغبته في تسلقها.

neden tırmanmak istediği sorulmuştu.

لنتحدّع عن سبب وجودك هنا.

Neden burada olduğun hakkında konuşalım.

لا يوجد سبب لئلا أفعله.

Onu yapmamam için bir neden yok.

دعني أشرح سبب وصولي متأخراً.

Neden geç geldiğimi anlatayım.

أودّ معرفة سبب فعلك لذلك.

- Bunu neden yaptın bilmek istiyorum.
- Onu neden yaptığını bilmek istiyorum.

ما من سبب يجعلك تغضب.

Kızacağınız bir şey yok.

ما سبب وجود فاضل هنا؟

Fadıl neden burada?

هذا يبدو وكأنه سبب للاحتفال.

O kutlamak için bir neden gibi görünüyor.

ولكن ليس هذا سبب وجودي هُنا.

Fakat burada olma nedenim bu değil.

بيوم سبب لكم الإحساس بالتوتر والقلق.

strese belki üzüntüye kapıldıysanız elinizi kaldırın.

لدينا سبب مقنع لتصديق هذه الخرافة.

Bu efsaneye inanmak için iyi bir sebebimiz var

ليس لدينا سبب للاعتماد على المساعدة

Çin'den ve Dünya Bankası'ndan borç para almak için

وقد سبب لي هذا ألما كبيرًا.

ve bana büyük acılar yaşattı.

‫إنسان الغاب.‬ ‫سبب استيقاظه ليلًا غامض.‬

Bir orangutan. Gece yarısı ayakta ne işi var, bilinmez.

وإنما أيضا سبب اصطحابها لأولادها معها.

neden oğullarını götürdüğünü de anladım

فكر الآن في سبب استمرار مشاهدتنا

şimdi gerçekten bir düşünün neden hala izliyoruz

سبب قيامنا بهذا هو الإغلاق الحكومي.

Bunu yapma nedenimiz grev.

اسقاط ميركاتور شائع لأكثر من سبب:

Merkatör projeksiyonu ise birkaç nedenden ötürü popülerdir.

لا أفهم سبب ولعه بكرة القدم.

Onun futbol takıntısını anlayamıyorum.

- لماذا هي غاضبة؟
- ما سبب غضبها؟

O niçin öfkeli?

ما سبب خوفكم جميعًا من سامي؟

Niye hepiniz Sami'den korkuyorsunuz?

هي مريضة. هذا هو سبب غيابها.

O hasta. Bu yüzden gelmedi.

أليس هذا هو سبب تواجدكم هنا اليوم؟

İşte bu yüzden bugün burada değil misiniz?

هو السؤال حول سبب نجاح الديناصورت المبهر.

dinozorların nasıl bu kadar başarılı olduğudur.

إذن فإن الأنانية هي سبب ثرائنا ورفاهيتنا.

o zaman bencilliğimiz, refahımızın sebebi.

كي أفهم سبب تردد صداها العميق جدًا.

hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.

يتواجدون هناك لسبب واحد، سبب واحد فقط:

sadece tek bir sebebi var:

هذا التحول سبب إرباكا لأسواق الغذاء العالمية.

Bu ters dönüş küresel tarım piyasalarında her şeydi.

غالباً ماكان عن سبب الخلاف في الحياة

Amerika'daki yaşamın en kutuplaştırıcı konusuydu.

ها هو أفضل سبب أستطيع التفكير فيه:

aklıma gelen en iyi sebep:

الآن أنت تفهم سبب استمرار مشاهدة الأفلام

şimdi anladınız mı filmlerin neden hala izlendiğini

حسنًا ، كنا خائفين من سبب إخبارنا بذلك

iyide bunu neden bize anlatıyordunuz korkuyorduk biz

لم يكن الرجل بحاجة إلى سبب للطلاق

erkeğin boşanması için bir sebebe ihtiyacı yoktu

سبب بقاء الطائرة ثابتًا ، مثل موازاة الطيران

uçağın uçuşsal paralelliği gibi sabit kalmasındaki sebebin

إن حصل هذا لأي سبب، فماذا ستفعل؟

Eğer bir nedenden dolayı onun olması gerekiyorsa, ne yaparsın?

أود معرفة سبب حذف اسمي من القائمة.

Benim adımın neden listeden silindiğini bilmek istiyorum

في الحقيقة، هذا هو سبب وجودي هنا.

Aslında burada olamamın nedeni bu.

لا أريد أن أخبرهم عن سبب تأخّري.

Neden geç kaldığımı onları söylemek istemiyorum.

مِن السهل معرفة سبب حبّ الناس لِتوم.

İnsanların Tom'u neden sevdiğini anlamak kolay.

دعني أخبرك سبب عدم رغبتي فعل ذلك.

Sana onu yapmak istemememin nedeni söyleyeyim.

لا سبب يدفع توم لقول شيء كهذا.

Tom'un böyle bir şey söylemesi için hiçbir sebep yok.

سبب انجرار بعض الأطفال المسلمين الصغار في أوروبا

Müslüman gençlerin neden aşırılık ve şiddete yöneldiğini

وهو ما يفسر سبب أن المحادثات الفلبينية اليومية

Bu, günlük hayattaki Filipince sohbetlerin

ولفهم سبب أن تعليقات مثل هذه تكون مؤذية،

Ve böyle yorumların neden incitici olduğunu anlamak için,

- لهذا تركت وظيفتي.
- هذا هو سبب تركي لوظيفتي.

İşi bırakmamın nedeni budur.

هلّا أخبرتني عن سبب وجود توم في بوسطن؟

Tom'un neden Boston'da olduğunu bana söyleyebilir misin?

- لا يوجد أي سبب يدعو توم لئلا يصدق ماري.
- لا يوجد أي سبب يدعو توم لكي لا يصدق ماري.

Tom'un Mary'ye inanmamak için bir nedeni yoktu.

هذا هو سبب حاجتنا إلى الحق في حرية الإدراك.

Bu sebeple, bilişsel özgürlüğe dair haklara ihtiyacımız var.

ان الرجال هم سبب عدم حب النساء لبعضنّ البعض

Kadınların birbirlerini sevmemelerinin nedeni erkeklerdir.

هل لديك أدنی فكرة عن سبب كره "توم" لي ؟

Tom'un benden neden hoşlanmadığına dair bir fikrin var mı?

وشعرت بذلك ليس فقط لأن ذلك سبب تدفق هرمون الإندروفين

Ve sadece vücudum endorfin salgıladığı için

نسبة كبيرة جدًا من سبب إصابة العديد من الحيتان بالأرض

bir çok balinanın karaya vurmasının sebebinin çok büyük bir oranı bu yüzden

فالناس لا يشترون ما تصنع بل يشترون سبب صنعك له.

İnsanlar ne yaptığını değil neden yaptığını satın alıyor.

الآن، هناك سبب وجيه حقاَ لماذا لا أسمح للنقاد بالظهورعلى برنامجي:

Konuşmalarımda uzmanların olmasına izin vermememin iyi bir nedeni var.

بإخباركم أنه لم يمض وقت طويل بعد أن اكتشفت سبب ذلك،

Bunun nedenini anladıktan kısa süre sonra

نعم, نحن أقل احتمالا بنسبة 97% أن نقتل با سبب البرق.

Evet, bir yıldırım çarpması sonucu can kaybı riski de %97 daha az.

‫سبب توهّج العقارب عند تعرضها‬ ‫للأشعة فوق البنفسجية لا يزال غامضًا.‬

Akreplerin morötesi ışık altında neden parladığı gizemini korumaktadır.

ربما هذا هو سبب اتخاذ هذه التدابير في جميع أنحاء العالم؟

Belkide bütün dünyada alınan bu önlemler bu yüzden olabilir mi?

هذه المرة يبحث الرجل عن سبب عدم تمكني من تغيير الماضي

Adam bu sefer geçmişi neden değiştiremedim diye arayışlara giriyor

- لم أنت هنا يا جمال؟
- ما سبب وجودك هنا يا جمال؟

Neden buradasın, Jamal?

إلا أن الأمر الرئيسي هنا هو ما سبب كونها مشاعر مهمة للغاية

Bunların neden bu kadar önemli olduğu da burada saklı.

حسناً، جميع ما ذكر هو سبب لذلك، وأيضاً الكثير مما لم يذكر.

Aslında bunların hepsi ve daha fazlası.

يشرح سبب استمرار الحياة في المدرسة الثانوية 11 سنة على النحو التالي:

lise hayatının 11 yıl sürmesinin sebebini ise kendisi şöyle anlatıyor

- أيمكنك إخباري عن سبب حبك لها؟
- هل يمكنك أن تقول لي لماذا تحبها؟

- Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?
- Niçin onu sevdiğini lütfen bana söyler misin?

اعترف الدّكتور صادق لاحقا أنّه لم تكن لديه فكرة عن سبب تلك الوفاة.

Dr. Sadık o ölüme neyin neden olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığını daha sonra itiraf etti.

سبب أهميتها في العالم هو أن التقنيات المختلفة التي تستخدمها تجلب ابتكارًا إلى الفن.

Dünyada bu kadar önemli olmasının sebebi kullandığı farklı teknikler sanata bir yenilik getirmesidir