Translation of "نظام" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "نظام" in a sentence and their turkish translations:

أو نظام لصحتك

veya sağlığınız için bir rejim gibi

و60 نظام استبدادي،

60 otokrasi,

و85 نظام استبدادي،

85 otokrasi,

دعم الغذاء وحسن نظام التعليم وبنى نظام الرعاية الصحية المطلوب

Gıdaya para yardımı yaptı, eğitimi geliştirdi sistem, kıskanılacak bir sağlık sistemi inşa etti

يبكي نظام حقوق المرأة

ağalık sistemi kadın hakları

وليس هناك نظام مدافع عام

Bir kamu avukatı sistemi yok

نظام دعم القرار لجودة الهواء

bulutta çalışan hava kalitesi üzerine

نظام التهوية ودرجة الحرارة والرطوبة

havalandırma, sıcaklık ve nem sistemi

في الأسفل: حقيقة نظام الهجرة الأميريكي.

Aşağısı: ABD göçmenlik sistemi gerçekleri.

نحن بحاجة إلى نظام اقتصادي جديد.

Yeni bir ekonomiye ihtiyacımız var.

يكمن السحر هنا في نظام الكاميرا.

Sihir burada, bu kamera sisteminde oluyor.

مخزون المياه، نظام الصرف الصحي، الكهرباء،

su temini, kanalizasyon, elektrik,

لزيارة كل نظام كواكب في المجرة.

galaksideki tüm gezegen sistemini ziyaret edebilir.

لابد من مراجعة نظام التعليم هذا.

Bu eğitim sisteminin revize edilmesi lazım.

هذه المدرسة ليس لديها نظام تدفئة.

Bu okulun ısıtması yok.

عن نظام العنصرية في أمريكا والسياسة العامة

ve kamu politikası hakkında çok şey öğrettiğimi söylerdi.

واجهنا صعوبات شديدة ضد نظام تمكين الحياة

hayatı zorlaştıran zor adımlarla karşılaşıyoruz

وكل نظام من الأنظمة الموجودة على متنها.

yerleşik sistemlerinden her birini denetleyerek günün

تعلمون أن جوجل لديها نظام تشغيل أندرويد.

Hani Google'ın bir işletim sistemi varya Android.

بناءً على خلل في نظام التعرّف على الوجه.

ve yüz tanıma sistemindeki bir hata yüzünden banka soygunu ile suçlandı.

‫هذا كل ما تبقى‬ ‫من نظام النقل بالعربة.‬

El arabası sisteminden geriye kalan tek şey bu.

‫قليلًا ما يهرب شيء من نظام مراقبة الرتيلاء.‬

Tarantulanın gözetleme düzeneğinden pek bir şey kaçmaz.

لم يتم الترحيب بدافوت في نظام بوربون المستعاد

Davout, restore edilmiş Bourbon rejimine diğer Mareşaller gibi

لذا لا يتمكن نظام الكاميرا من رؤيته بشكل مباشر.

Yani bizim kamera sistemimiz aslında bunu doğrudan görüyor.

لكن هؤلاء الأشخاص، أساسًا، كانوا يعملون في نظام مُنصف

Öncelikli olarak bu insanlar bencil, hızlı ya da pratik olan yerine

وهو أن نظام ال TRAPPIST-1 يشكل سلسلة صوتية.

Bu da TRAPPIST-1'in rezonant bir zincir olması.

ملقية بظلال الشك على شرعية نظام القضاء الأمريكي بأكمله.

bu da tüm Amerikan yargı sisteminin güvenilirliği hakkında şüphe uyandırıyor.

كل واحد من الثلاثة هو نظام دعم حياة مستقل،

Bunların hepsi bağımsız yaşam destekleri

وأظن أنه سيكون رائعًا لو تمكنا من توظيف نظام مراقبة

Ayrıca, sağlıkçıların girebileceği ve ağrı kesici reçetelendiğinde

وعناصر غذائية أكثر من نظام الهرم الغذائي لوزارة الزراعة الأمريكية.

ve USDA besin pramidi diyetinden daha fazla besin içerir.

ولو أمتلكنا الخليط الجيد، سوف نحصل على نظام غذائي صحي،

Bilirsin ki iyi bir karışımla çok sağlıklı bir diyetin olabilir.

كان من السهل تخيل أنّ نظام الحلول الحسابية في نيتفليكس،

oldukları hakkında bir konuşma yaptık. Netflix algoritmalarının,

هناك نظام تحديد المواقع الطبيعي الذي نعرفه في الحيتان والخفافيش

balinalarda ve yarasalarda bildiğimiz doğal bir GPS var

من نظام قائمة المنقولات الزوجية والتي هي عبارة عقد قانونيٍ

, evlilik sözleşmesine ekli hukuki bir sözleşme olan ve ev eşyasının her iki

لم يرى أي نظام مناعي بشري هذا الفيروس من قبل

Hiçbir insanın bağışıklık sistemi bu virüs ile karşılaşmadı.

كان سيكون الأمر أسهل عليه لو عايش اكتشاف نظام TRAPPIST-1،

TRAPPIST-1'de yaşasaydı bu çok daha kolay olurdu

توصلتُ إلى نظام أسميه التجريد وفق مقياس المتر (abstract-o-meter)

Soyutluk-ölçer dediğim bir sistem oluşturdum

هذا المبنى من البلاتين وفق نظام الريادة في تصميمات الطاقة والبيئة.

Bu da bir Platinum LEED binasıdır.

السوري على نظام بشار الاسد وبقي ظهور اسماء محدودٍ للغاية مع

Suriye rejimi Beşar Esad'ı destekledi ve Esma'nın ortaya çıkışı , çoğu

دعونا نتوقف للحظة ما الذي يحدث في ليبيا منذ سقوط نظام معمر

Libya'da Muammer Kaddafi rejiminin 2000 ve 11 yıllarındaki düşüşünden bu yana olup bitenleri bir anlığına

لأنّ الجنحة، في "الولايات المتحدة"، هي إنشاء نظام مصرفي يجني المال لا العمل.

en büyük kabahat, Birleşik Devletler'de bankacılık sistemi kurup çalışmadan para kazanmak, öyle mi?

في الحملة سريعة الحركة عام 1805 ، كفل نظام بيرتييه أن يكون لدى نابليون

resmen onaylandı. 1805'teki hızlı hareket eden seferde Berthier'in sistemi, Napolyon'un

لكن هذه ليست الصورة الكاملة. تتويبا ليس مجرد قاموس جمل مفتوح، وتعاوني، ومتعدد اللغات فحسب. بل إنه جزء من نظام نريد بناءه.

Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.