Translation of "القرار" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "القرار" in a sentence and their turkish translations:

‫القرار لك.‬

Karar sizin.

‫القرار لكم!‬

Karar sizin!

- سأترك القرار لك.
- سأترك القرار الأخير لك.

Kararı sana bırakacağım.

- القرار قرارك.
- القرار لك.
- الأمر يعود إليك.

Karar vermek sana kalmış.

‫حسناً، القرار لك.‬

Pekâlâ, karar sizin.

‫حسناً، القرار قرارك.‬

Pekâlâ, karar sizin.

‫تذكر، القرار لك.‬

Unutmayın, karar sizin.

‫تذكر، القرار قرارك.‬

Unutmayın, bu sizin kararınız.

أترك القرار لك

kararı size bırakıyorum

القرار بيدك الآن.

Ne yapacağına karar vermek size kalmış.

إنه القرار الصائب.

Bu doğru karar.

اتّخذت هذا القرار .

Ben o kararı verdim.

هذا القرار نهائي.

Bu karar kesindir.

القرار لك الآن.

O senin kararın!

‫قرار صعب، القرار لك!‬

Zor karar, sizin kararınız!

‫لا تنس، القرار لك.‬

Unutmayın, karar sizin.

‫القرار لك، ولكن أسرع!‬

Bu sizin kararınız, ama çabuk olun!

‫القرار لك، كيف سنتصرف؟‬

Karar sizin, ne yapacağız?

‫حان وقت اتخاذ القرار!‬

Karar zamanı!

‫أنت المسؤول. القرار قرارك.‬

Yetki sizde, karar sizin.

‫أنت المسؤول، القرار قرارك.‬

Yetki sizde, karar sizin.

تركنا القرار الأخير إليه.

Son kararı ona bıraktık.

هذا القرار ليس نهائياً.

Karar nihai değildir.

لم يُتّخذ القرار بعد.

Karar henüz verilmedi.

بدءًا من اليوم، القرار لكم.

Bugünden itibaren, bu karar tamamen sizin.

نظام دعم القرار لجودة الهواء

bulutta çalışan hava kalitesi üzerine

‫أم زهور الجولق؟‬ ‫القرار لك!‬

karaçalı çiçeğini mi? Karar sizin!

‫علينا أن نسرع باتخاذ القرار.‬

Acele edip bir karar verseniz iyi olur.

‫أنت المسؤول هنا، القرار قرارك.‬

Yetki sizde, bu karar sizin.

‫أنت المسؤول،  أتتذكر؟‬ ‫القرار لك.‬

Yetki sizde, unuttunuz mu? Karar sizin.

أعتقد أن القرار صحيح بالفعل

karar bence zaten doğru

‫أو نخيّم أعلى شجرة.‬ ‫القرار لك.‬

ya da ağaçta kamp kuracağız. Karar sizin.

‫هذه مهمة صعبة،‬ ‫ولكن القرار لك.‬

Bu zor bir seçim ama karar sizin.

‫القرار لك، ولكن أسرع، فالبرودة شديدة!‬

Karar sizin, ama çabuk olun, hava soğuk!

‫القرار لك.‬ ‫ولكن سارع باتخاذ قرارك.‬

Bu sizin kararınız. Ama çabuk olun ve bir karar verin.

ماذا كان القرار،وما الدافع ورائه؟

Bu karar neydi ve seni buna ne itti?

‫أنت المسؤول، هل تذكر؟‬ ‫القرار لك.‬

Yetki sizde, unuttunuz mu? Karar sizin.

ذهل سيغيسموند من القرار المفاجئ للتقدم،

Bu ani ilerleme kararıyla tamamen kafası karışan Sigismund,

‫ماذا تعتقد؟ الطين أم الأغصان؟‬ ‫القرار لك.‬

Ne düşünüyorsunuz? Çamur mu, dal mı? Karar sizin.

‫أنت المسؤول في هذه الرحلة.‬ ‫القرار لك.‬

Bu yolculuğun yetkisi sizde. Karar sizin.

‫في هذا الكهف، أنت المسؤول. ‬ ‫اتخذ القرار.‬

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin.

‫في هذا الكهف، أنت المسؤول.‬ ‫ اتخذ القرار.‬

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin.

‫القرار لك، ولكن أسرع. الحرارة شديدة هنا.‬

Karar sizin ama acele edin, burası çok sıcak.

‫في الحالتين، يجب أن نتخذ القرار.‬ ‫ماذا سيكون؟‬

Her türlü bir karar vermeliyiz. Neyi seçeceksiniz?

‫القرار لك.‬ ‫المشي مع الساحل ‬‫أم تسلق الجرف؟‬

Kararı siz verin. Kıyıdan mı, kaya tırmanışı mı?

‫أرجو ألا تكون قد نسيت‬ ‫أن القرار قرارك.‬

Umarım bunun sizin seçiminiz olduğunu unutmamışsınızdır.

وبذلك بالوقت، شعرت وكأن ذلك كان القرار الصحيح.

O anda, doğru karar gibiydi.

حسنًا ، هل سيكون القرار الخطأ إذا بقي كمتحف؟

peki, müze olarak kalsa yanlış karar mıydı?

القرار المصيري بإلقاء نصيبه مع الإمبراطور مرة أخرى.

kez daha İmparator ile paylaşma kararı aldı.

علينا أن نأجل القرار النهائي حتى الأسبوع القادم.

Gelecek haftaya kadar nihai kararı vermeyi ertelemek zorundasın.

هل أنت متأكدة من أنك قد اتخذتِ القرار الصائب؟

"Doğru kararı verdiğine emin misin?

‫القرار لك، وفي الحالتين أسرع!‬ ‫"دانا" بحاجة لنا. هيا!‬

Karar sizin. İkisinden biri, hızlı olun! Dana'nın bize ihtiyacı var, hadi!

‫القرار لك. في الحالتين، أسرع.‬ ‫"دانا" بحاجة لنا. هيا!‬

Karar sizin. İkisinden biri, hızlı olun. Dana'nın bize ihtiyacı var. Hadi!

‫أنت المسؤول. أنت شريكي في هذا الأمر.‬ ‫القرار لك.‬

Yetki sizde, bu konuda benimlesiniz. Karar sizin.

‫دعنا لا نضيع الكثير من الوقت ‬ ‫على هذا القرار.‬

Bu karar üstünde çok zaman harcamayalım.

‫القرار قرارك. أي الطرق الملاحية‬ ‫ستجعلني أتحرك في الاتجاه الصحيح؟‬

Bu karar sizin. Hangi yön bulma metodu bizi doğru tarafa yönlendirecek?

حسنا، بعد سنوات اتخذت القرار الصعب أن أترك شركتي الناشئة

Yıllar sonra start-up'ımı bırakma kararı verdim.

‫لا تجلس فحسب أمام شاشة حاسوبك، ‬ ‫حان وقت اتخاذ القرار.‬

Bilgisayarınızın başında öylece oturmayın, karar verme zamanı.

ما أريد أن أشرحه هنا ليس خطأ أو بر القرار

burada anlatmak istediğim şey kararın yanlışlığı veya doğruluğu değil

لا أستطيع ان أعدك أنك حقاً ستعرف أنك اتخذت القرار الصائب،

Kusursuz bir karar verdiğinizi gerçekten bildiğinize dair size bir söz veremem

‫ولكن قبل أن نبدأ في مهمة البحث والإنقاذ،‬ ‫علينا أن نتخذ القرار.‬

Ama bu arama ve kurtarma çalışmasına başlamadan önce vermemiz gereken bir karar var.

‫في هذا الكهف، أنت المسؤول. اتخذ القرار.‬ ‫يمكن للدغة الأفعى المجلجلة‬ ‫أن تكون قاتلة. لذا يجب أن نتوخى الحذر.‬

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.