Translation of "ساحة" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "ساحة" in a sentence and their turkish translations:

في ساحة بوتسدام بلاتز.

inşa ettik.

500000 عامل إلى ساحة تقسيم

500.000 işçi Taksim Meydanı'na

هناك ساحة لعب في حيّنا.

- Mahallemizde bir oyun alanı var.
- Mahallemizde bir çocuk parkı var.

لنخرج من ساحة اللعب هذه.

Bu oyun alanından çıkalım.

حاول سامي تنظيف ساحة الجريمة.

- Sami suç mahallini temizlemeye çalıştı.
- Sami olay yerini temizlemeye çalıştı.

كانت ساحة المعركة مليئة بالقتلى والجرحى.

Savaş alanı ölü ve yaralılarla doluydu.

تمّ العثور على شعر سامي في ساحة الجريمة.

Sami'nin saçı suç mahallinde bulundu.

حسنًا، لقد تحول هذا إلى مطعم بمثابة ساحة تدريب

Pekala bu, gelecekteki restoran sahipleri için tüm tehlikelerin

في ساحة المعركة في عين جالوت وحافظوا على الإسلام من الدمار...

Ayn Calut'ta İslamı yok olmaktan kurtaran adamlar.

كان المارشال ناي من بين أكثر قادة ساحة المعركة إلهامًا في التاريخ:

Mareşal Ney tarihteki en ilham verici savaş alanı komutanlarından biriydi: doğuştan bir

كانت فصائل من تنظيم داعش لتتحول ليبيا بذلك الى ساحة صراع بين

bulunduğu gruplar, böylece Libya'yı , herhangi bir gerçek hükümet organının yokluğunda

دائماً ما تكون ساحة القديس مارك في البندقية مزدحمة بالسياح في الصيف .

Venedik'teki San Marco meydanı yazın hep turist kaynıyor.

يبدو أن السهل المسطح، الخالي من أي عقبات، ساحة معركة مثالية لأسلوبهم القتالي

Düz arazi, herhangi bir engelden yoksun olan zemin savaş tekniklerine oldukça uygun gözüküyor.

تقدم الجنود القرطاجيون إلى ساحة المعركة بكل قوتهم بما أنهم نالوا قسطا من الراحة وتغذوا جيدا

İyi dinlenmiş ve karnı tok Kartacalılar muharebe meydanına hazırlar.