Examples of using "اللعب" in a sentence and their turkish translations:
Çocuklar oynamak istiyor.
Oynama ve gülüşmeler,
Şimdi oyuna başlayalım.
Hobim eski oyuncaklar toplamaktır.
Bahçede oynamayı seviyorum.
Saçlarınla oynamayı bırak.
Parkta oynamak eğlenceliydi.
Bu oyun alanından çıkalım.
Benimle oynar mısın?
Lütfen şapkanla oynamayı bırak.
Bize kartları dağıt.
Çocukları, sokakta oynamamaları için uyardı.
Onunla oynamayı sevmiyorum. Her zaman aynı şeyleri yapıyoruz.
Bunun en güzel yanı size oyuncaklarla oynama fırsatı sunması.
aslında nasıl oynandığını hatırlamak için hafızamı çok zorluyorum
Tom okumaktan bıktı ve dışarı çıkmak ve oynamak istedi.
yani mendiller ya da iskambil kağıtları gibi küçük nesneleri kullanıyorum.
Çocuklar yaz aylarında serin kalmak için su tabancalarıyla oynamayı severler.
"Balıklarla oyun oynuyor." diye düşünmeden edemedim. Oyun oynama, sosyal hayvanlarda sıkça görülür.