Examples of using "شعر" in a sentence and their turkish translations:
Onun uzun saçı var.
Tom güçlü hissetti.
- Maria'nın uzun saçı var.
- Maria'nın uzun saçları var.
Tom şaşırmış hissetti.
Sami'nin saçları dökülüyor.
Anna'nın kestane kahvesi saçı var fakat Magdalena'nın sarı saçı var.
Kimse heyecandan yerinde duramıyordu.
Şu çocuğun saçı siyahtır.
O çocuk siyah saçlı.
Kolunu omuzunda hissetti.
- Tom'un gri saçı var.
- Tom'un saçları kır.
Tom, Mary'nin saçını kesti.
hiçbir zaman saçımın çıkmayacağını,
Saçım Tom'unki kadar uzun değil.
Fadıl hayatında bir boşluk hissetti.
Leyla'nın koyu renk saçları vardı.
en sarı saçlar, en iyi gülümseme ondaydı
Mustafa Kemal’in özellikleri ile ilgili şiir yazar.
Tom Mary'nin yeni saç modelini sevdi.
Anna'nın saçı kahverengi fakat Magdalena'nınki sarı.
Leyla'nın dağınık kısa saçları vardı.
Sami bir Müslüman olarak kendini çok soyutlanmış hissediyordu.
♪ Yamuk kesilmiş kâkülleri ♪
Neredeyse tüm Japonlar koyu saça sahiptir.
Beyefendi evde sıkılıyormuş. Ya biz de sıkılıyoruz.
Fadıl bir müslüman olması gerektiğini hissetti.
Sami'nin saçı suç mahallinde bulundu.
Fadıl, Müslüman olması gerektiğini hissetti.
Sultan, Tuna savunma filosuna yakın olacaklarını hissetti
Ney, iç savaş ihtimalinden dehşete düşmüştü ve krala
Bayezid'in ani yürüyüşü Hıristiyanları şaşırttı, ancak aynı zamanda
Roma yurttaşlarının ikamet ettiği böyle öne çıkan bir bölgeyi tehdit etmenin...
Tehlike geçti ve Tanrı unutuldu.