Examples of using "دخول" in a sentence and their turkish translations:
ve yedi gezegenin hepsi girdikten sonra
yıllarca girememişti bu ülkeye
Artık ahtapot dünyama gelebilirsin."
program toplantıya girmeden önce sizden onay alıyor
Kadın ve erkek aynı ortama giremiyor
Karantinaya girmek ne ayıptır, ne de günahtır
Bir 45'likle bankaya girmek gibisi yoktur.
Gerçekten hasta olan bile karantinaya girmek istemiyor
Hannibal sonucu belirsiz muharebeye katılmayarak akıllılığını gösteriyor.
Yer altı mağarasına girmek iyi bir karardı. Aradığımız yaratıklardan birini de bulduk
Ilık bahar aylarının gelişiyle Kartacalı general beklenmeyeni yapıyor.
oradan tekrar içeriye giren kuvvet çizgilerinin oluşturduğu alana