Examples of using "البلد" in a sentence and their turkish translations:
Kral ülkeyi yönetti.
aidiyetlerini değerlendirdiklerinde ikisini de kaybettiler. ya da buna karşı, ülkenin nasıl göründüğü konusunda anlaşmazlığa
O, İngilizce eğitimi almak amacıyla yurtdışına gitti.
Protestolar ülkeyi felce uğrattı.
ebeveynlerimin doğduğu ülkeyle,
yıllarca girememişti bu ülkeye
Bu ülkeyi ziyaret amacınız nedir?
Sami ülkeyi terk edebilirdi.
beni bir ülkeyi yönetmek için eksik donanımlı yapmıyor.
Bunların hepsi bir ülkenin ihtiyaç duyduğu meslekler,
- Daha önce hiç ülke dışında bulundun mu?
- Hiç yurt dışına çıktın mı?
Fadıl 23 Ağustos'ta ülkeden ayrıldı.
İbrahim Müteferrika lardan bu memleketten hiç çıkmasın istiyorsunuz siz
yıllarca çalışıldı, öyleyse tarihe biraz geri dönelim, bin dokuz yüze
Bu ülkedeki en popüler spordu.
Ülke nüfusu yaklaşık elli milyona ulaştı.
Ülkede birden, Sünni ve Şii gruplar peyda oldu.
O ülke, Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkileri kesti.
bu memleket bir gram ileri gitmesin
tüm yaşamının ülke yapısına ve çalışmalarının temellerine hızla yansıyan
öğretmenlere de yeteri kadar değer vermiyoruz bu memlekette
değiştirmek . Bugün BAE, ekonomideki en müreffeh ülkeler arasında
doğduğum ülkeye ne yaptığını anlamamdan önce.
, kendine özgü bir sahil şeridi olduğunu bulmak için ülkede yeni bir özellik aradılar
gibi coğrafi olarak engellenmiş yayın hizmetlerine erişmek kolaydır