Translation of "‫والآن" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "‫والآن" in a sentence and their turkish translations:

والآن.

Şimdi,

والآن، إن...

Şimdi...

والآن مهمتكم:

Şimdi göreviniz şu:

والآن، وقد حققته،

Şimdi bunu başardığımda da

والآن أنا ضائع.

…ama kaybolmuştum.

والآن نفتقدها كثيرًا

ve şimdi de çok özlüyoruz

والآن، ما سبب ذلك؟

Peki, bunun sebebi nedir?

والآن، أخبركم بتلك القصة

Şimdi, bu hikâyeyi size anlatıyorum, çünkü;

والآن، بما أننا انتهينا،

Ve şimdi bitirmek üzereyken,

والآن،انتهينا من التأمل.

Pekala,meditasyondan çıkabiliriz.

والآن، تكنولوجيا الجيل الثالث.

Bu 3. jenerasyon bir teknoloji.

ماريو: والآن إلى النتائج،

MS: Sonuçlar şöyle:

والآن مجددًا، رأيت هذا مباشرةً؛

Bunu birebir deneyimledim;

والآن، لقد اختل توازن القوى،

Artık güç dengesizliği kurulmuştu,

والآن سنغني أغنية اسمها "زابالازا"

Sıradaki şarkının adı ise "Zabalaza,"

‫والآن،‬ ‫تزداد احتياجات هذه الأنثى.‬

Üstelik... ...bu dişinin ihtiyaçları artmaya başladı.

والآن السؤال الأكبر على البال

ve şimdi akıllara ki en büyük soru

والآن : 13 ساعة بدون انترنت

Ve şimdi: İnternet olmadan on üç saat.

والآن، فإن النصيحة التقليدية تكون كالآتي:

Şimdi, bu durumda geleneksel tavsiye şu şekilde:

والآن، إذا كان هناك نمر أمامك

Eğer karşınızda bir kaplan varsa,

والآن العديد من الأفعال السريعة المتعاقبة

Şimdi de, sırrımı laf kalabağı arasına gizlemek amacıyla

والآن انظروا إلى الجلد على الرقبة

Boynuna bir bakın,

والآن، ينتقل الأمناء، والمهتمين بأنفسهم هنا

Şimdi, hakikaten burada kişisel çıkarlı hareket

‫والآن يمكنك دخول عالم الأخطبوط خاصتي."‬

Artık ahtapot dünyama gelebilirsin."

والآن، أطلب منكم أن تتوقفوا عن التخيل

Şimdi, hayal etmeyi durdumanızı istiyorum

‫ضع هذه حولك‬ ‫والآن نحن مستعدون للتحرك.‬

Buradan geçirelim ve şimdi başlamaya hazırız.

والآن تأكدنا أنها تعتمد على منطقة الغسق.

Şimdi ise alacakaranlık bölgesine bağlı olduklarını düşünüyoruz.

والآن أودُ أن أطلب منكن رسميًا مساعدتنا،

Şimdi sizlerden, bizlere resmen yardım etmenizi istiyorum

والآن أصبح يتابع حنبعل عبر جبال الأبنين.

Ve şimdi Hannibal'ı Apeninler'in üzerinden takip ediyordu.

والآن عدت من جديد وانضممت مرة أخرى للقتال،

Ayağa kalktım ve tekrar savaşa katıldım,

‫والآن يجبرنا هذا الوادي ‬ ‫على الحياد عن الطريق،‬

Ve şimdi de, kanyon bizi rotamızı değiştirmeye zorluyor

والآن ستبدأ كل دولة في المعاناة من المواد الخام

Ve artık her ülke hammadde sıkıntısı çekmeye başlıyacak

والآن ، أردت إعادة هؤلاء الذين لم يعدوا صالحين للخدمة ،

Ve şimdi artık hizmete uygun olmayanlarınızı geri göndermek istedim,

‫والآن أنا قلق حيال طعامها،‬ ‫إذ كيف ستحصل عليه؟‬

"Nasıl yemek buluyor?" diye endişeleniyorum.

والآن، السؤال الذي يجدر أن تسألوه لأنفسكم في هذه اللحظة،

Bu noktada kendinize sormanız gereken soru şu,

تألق الخوذ ، وليس لدي خوذتي ، والآن تكمن معداتنا مع السفن ".

Miğferler parlıyor, benimki yok, şimdi teçhizatımız gemilerde yatıyor. "

هو، يذهب للغابة في منتصف الليل والآن يتصرف وكأنه يخاف من الظلمة.

O, gecenin ortasında ormana gider ve şimdi karanlıktan korkuyormuş gibi davranıyor.

والآن ، أظهر الرجال علامات داء الاسقربوط و ظهر الجرب عند، وكلاهما ناجم عن نقص الفيتامينات.

Ve şimdiye kadar, askerler ve atlar -ikisi de vitamin eksikliğinden kaynaklanan- iskörbüt ve uyuz belirtileri gösterdi.

‫والآن أعرف كيف أن حيوان صدفة الخوذة‬ ‫على صلة بالقنفذ‬ ‫وكيف أن الأخطبوط على صلة بصدفة الخوذة.‬

Artık miğfer salyangozlarının deniz kestanesine, ahtapotun da salyangozlara olan bağlantısını biliyorum.