Translation of "الوقوع" in Turkish

0.002 sec.

Examples of using "الوقوع" in a sentence and their turkish translations:

من السهل الوقوع في عادات سيئة.

Kötü alışkanlıklara düşmek kolaydır.

لا شيء طبيعي أكثر من الوقوع في الحب.

Aşık olmak dünyadaki en doğal şeydir.

أحاول منع توم من الوقوع في نفس الأخطاء التي وقعت فيها.

Tom'u benim yaptığım aynı hataları yapmaktan durdurmaya çalışıyorum.

كانت ليلى تبدو بريئة لكنّ الوقوع في حبّها كان أمرا خطيرا.

Leyla masum görünüyordu ama sevmek için tehlikeliydi.

إننا في هذه البلاد، ننهض أو ننهار كأمة واحدة؛ كشعب واحد. فلنقاوم نزعة الوقوع في نفس الروح الحزبية، وصغائر الأمور، وعدم النضج، هذه الأشياء التي سممت حياتنا السياسية ردحاً من الزمن.

Bu ülkede, biz, yükvücut bir millet, yekvücut bir halk olarak yücelir veya düşeriz. Gelin, siyasetimizi uzun zamandır zehirleyen o aynı partizanlık, detaycılık ve hamlık duygularının cazibesine, hep birlikte karşı koyalım.