Translation of "إننا" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "إننا" in a sentence and their turkish translations:

إننا صبية.

Biz erkek çocuklarız.

إننا جائعون.

Biz açız.

إننا نأكل لسببين.

Yemek yememizin iki sebebi vardır:

إننا نشجع مساهمتكم.

Katılımınızı destekliyoruz.

- نحن رجال.
- إننا رجال.

Biz erkeğiz.

إننا نأخذك إلى مصر.

Sizi Mısır'a götürüyoruz.

إنها تقول إننا سنُقتل جميعًا.

Hepimizin öleceğimizi söylüyor.

إننا متزوجان منذ خمس سنين.

Beş yıldır evliyiz.

إننا في عجلة من أمرنا.

Bizim acelemiz var.

انظروا، إننا نتحدث عن إعادة الدخول

Bakın, yeniden giriş hakkında konuşuyoruz,

قال إينيس دوغان إننا نشيد بالأمة

Enes Doğan milletçe alkışlıyoruz demiş

إننا نبحث عن منزل يضم مرآباً.

Garajlı bir ev arıyoruz.

- إننا نأكل التفاح.
- نحن نأكل التفاح.

Biz elma yiyoruz.

إننا نستهلك الكثير من الماء يومياً.

Biz her gün çok su kullanırız.

حسنًا إننا نجد هذا عند أغلب الديناصورات.

Bunlardan dinozorların büyük bir çoğunluğunda bulunuyor.

إننا جميعًا أينما كنا لدينا سلطة وتأثير،

Olduğumuz noktayı etkileyecek güç hepimizde var,

عندما نقول إننا نواجه حدثًا مثل هذا

derken bizim karşımıza şöyle bir olay çıkıyor

إننا بحاجة إلى مستويات أكبر من المرونة العاطفية

Gerçek dayanıklıklık ve kendimizi geliştirmek için

إننا نحاول بناء هذا العالم حيث يتفاعل الإنسان والروبوت

Birlikte var olabildiğimiz ve iş birliği yapabildiğimiz

لا شيء . صفر . إننا لا نملك الكثير من الوقت

Hiç, sıfır, çok zamanımız yok.

إننا نتحدث لساعة، وقتي المتاح هنا هو خمسة عشر دقيقة.

Biz bir saat konuşuyoruz, burada on beş dakika sürem var.

- نحن لا نعلم من هي.
- إننا لا نعرفها.
- نحن لا نعرفها

Onu tanımıyoruz.

- إننا لا نعرفه.
- نحن لا نعرف عنه شيئاً.
- نحن لا نعرفه.

Onu tanımıyoruz.

- نحن نواجه كارثة كبيرة.
- نحن بصدد كارثة عنيفة.
- إننا نواجه أزمة ضخمة.

Şiddetli bir krizle karşı karşıyayız.

- إننا مسؤولون عن حمايتك من الآن فصاعداً.
- حمايتك هي مسؤوليتنا من الآن فصاعداً.

Şu andan itibaren senin korunmandan sorumluyuz.

‫إننا في حالة من الإلحاح و الخطورة‬ ‫و النطاق لم تواجه البشرية من قبل.‬

Öncelikle biraz bağlam.

إننا في هذه البلاد، ننهض أو ننهار كأمة واحدة؛ كشعب واحد. فلنقاوم نزعة الوقوع في نفس الروح الحزبية، وصغائر الأمور، وعدم النضج، هذه الأشياء التي سممت حياتنا السياسية ردحاً من الزمن.

Bu ülkede, biz, yükvücut bir millet, yekvücut bir halk olarak yücelir veya düşeriz. Gelin, siyasetimizi uzun zamandır zehirleyen o aynı partizanlık, detaycılık ve hamlık duygularının cazibesine, hep birlikte karşı koyalım.