Translation of "البلاد" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "البلاد" in a sentence and their turkish translations:

وإبقاءهم خارج البلاد،

ve onları ülke dışında tutmayı hedefliyor

سلطته وإصلاح البلاد

ve ülkede reformlar yapar..

لا يحكم البلاد

memleketi o yönetmiyor ki

اندلعت الاحتجاجات بجميع أنحاء البلاد.

ülkenin dört bir yanında protestolar patlak verdi.

نعرف كلّ السجون في البلاد.

Ülkemizin tüm hapishanelerini biliriz.

عاش خارج البلاد لسنوات عدة.

O, yıllarca yurt dışında yaşadı.

أثًّر الإضراب على اقتصاد البلاد.

Grev ülkenin ekonomisini etkiledi.

تقريباً كل أصدقاء طفولتي غادروا البلاد،

Çocukluk arkadaşlarımın neredeyse hepsi ülkeyi terk etti.

نعرف جميع السجون في البلاد. لماذا؟

Ülkenin her hapishanesini biliyoruz. Neden?

مما أثار احتجاجات واسعة عبر البلاد

-- bu da, ülke çapında büyük protestoları fitilledi

وأنتم تعرفون اتفاقية العبودية منذ تأسيس البلاد

Ulusumuzun kurucularının köleliğe olan desteğine

ومصائد البلوق من أكبر المصائد في البلاد،

Mezgit avcılığı ülkedeki en büyük balık avcılığıdır,

‫هناك حوالي 14000 فهد طليق عبر البلاد،‬

Yaklaşık 14.000 pars ülkede başıboş şekilde dolaşıyor,

هل ستكون في البلاد وقت عيد الميلاد؟

Noel için evde olacak mısın?

ومن ثم انتشر في جميع أنحاء البلاد.

"Sonra ülke geneline yayıldı."

‫وافتتح في 1972 أول حديقة أفاعي في البلاد.‬

ve 1972'de ülkenin ilk yılan parkını açtı.

ولكن لا يستطيع الجميع تحمل تكاليف مغادرة البلاد،

Fakat herkesin ülkeyi terk edecek maddi durumu yok.

و أكبر منصة تجارة إلكترونية في البلاد، "تاوباو"،

ve ülkenin en büyük e-ticaret platformu Taobao,

الدولة وفقدت السيطرة تدريجياً على البلاد بالكامل لتخرج

ülke üzerindeki kontrolünü kademeli olarak tamamen kaybederek,

غيرت وجه البلاد من البساطة الى التنمية والتطور.

ülkenin çehresini basitlikten kalkınmaya değiştirdi.

هل تذهب أحيانا إلى خارج البلاد لقضاء عطلتك؟

Tatillerinizde bazen yurt dışına çıkıyor musunuz?

لذلك، فإن هدفي ومهمتي، أن أجوب أرجاء البلاد والعالم

Bu yüzden amacım, misyonum ülkenin ve dünyanın her yerine gidip

كان هدفنا دومًا تحويل البلاد إلى حكم مدني ديمقراطي.

Amacımız, her zaman ülkeyi demokratik sivil idare haline getirmekti.

حكومةٍ انتقاليةٍ عليها نقل البلاد الى بر الامان. بعد

kurulması ile sona erdirmek için açıkladı. Emniyet. Yıllarca süren savaş ve yıkımın

تعهد منذ اليوم الاول بتحرير البلاد من المتطرفين واعادة

döndü ve ilk günden itibaren ülkeyi aşırılık yanlılarından kurtarma ve

الاكبر حافظ للحكم لتكون هي الحاكمة الفعلية في البلاد

kollarıyla kontrol ediyor ve hedefleri

المال العام وبيئة اقتصادية واعدة في البلاد تنبئ بمستقبل

hareket ettirebilecek egemen fonlara sahip devlet hazinesine yönelik güçlü mali rezervlerle

أشعر بانتعاش تام بعد أن قضيت أسبوعا في البلاد.

Ben kırsalda bir hafta geçirdikten sonra tamamen tazelenmiş hissediyorum.

البلاد على حد وصفها فيما يأتي على عاتق الحكومة الانتقالية

sağlanana kadar varlığının devam edeceğini söylüyor

على تأمين البلاد بالكامل بالفعل فهل ستنجح الحكومة الجديدة بحل

herhangi bir yabancı gücü veya silahlı milisleri uzaklaştırmak yeni geçiş hükümetine

زايد ان اولوية الدولة هي التعليم. بحيث تتمكن البلاد من

, ilk günden itibaren ülkenin önceliğinin eğitim olduğunu açıkladı

في التسعينيات برز بشكل مفاجئ أمام أجهزة التلفاز عبر البلاد

90'larda ülke çapında televizyon kanallarında boy gösterirdi

جميع شركات وول ستريت الكبيرة في البلاد راهنت على هذه القروض.

Ülkenin tüm büyük Wall Street firmaları bu kredilere bahse giriyor.

شمال افريقيا وتكون من من ثروات البلاد النفطية في حال نجحت

ve başarılı olursa ülkenin petrol zenginliklerinden biri olmak

بحثت دراسة صينية في ٣١٨ حادثًا لانتشار كوفيد-١٩ في البلاد،

Çin'deki bir akademik çalışma ülkedeki 318 salgını araştırdı.

لكل شخص نفس الحق الذي لغيره في تقلّد الوظائف العامة في البلاد.

Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.

كان علي أن أقطعها في أماكن مختلفة و أمطها حتى أصبحت البلاد غريبة الشكل

bunu yerde kesmek zorunda kaldım ve ülkelerin kötü görünmemesi için büyük bir çaba harcadım.

‫مناصر حماية البيئة في مهمة خطرة‬ ‫لتعقب صيادة البلاد المرصودة المتخفية،‬ ‫لكن هناك تكلفة لعمله.‬

Çevreci, tehlikeli bir görevde, ülkenin benekli sinsi avcılarının peşinde, ancak yaptığı işin bir bedeli var.

إننا في هذه البلاد، ننهض أو ننهار كأمة واحدة؛ كشعب واحد. فلنقاوم نزعة الوقوع في نفس الروح الحزبية، وصغائر الأمور، وعدم النضج، هذه الأشياء التي سممت حياتنا السياسية ردحاً من الزمن.

Bu ülkede, biz, yükvücut bir millet, yekvücut bir halk olarak yücelir veya düşeriz. Gelin, siyasetimizi uzun zamandır zehirleyen o aynı partizanlık, detaycılık ve hamlık duygularının cazibesine, hep birlikte karşı koyalım.