Translation of "الواقعة" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "الواقعة" in a sentence and their turkish translations:

الصخور الواقعة تشكل خطرا على المتسلقين.

Düşen kayalar dağcılar için tehlike oluşturabilir.

بالاختفاء عن وجه الارض. مثل بنجلاديش الواقعة جنوب شرق وعدد

evlerini boşaltmak ve göç etmek zorunda kalacak . Güneydoğuda yer alan ve

الواقعة غربي الهند وتتألف من الفٍ ومئة جزيرة نظراً لكونها

Hindistan'ın batısında yer alan, bin yüz adadan oluşan Maldivler gibi

وتوضح لنا هذه الخريطة كل المادة الواقعة في هذه المنطقة من السماء،

Bu harita bize, gökyüzünün bu bölgesinde

‫ذكريات طفولتي يطغو عليها تمامًا‬ ‫الشاطئ الصخري وغابة عشب البحر‬ ‫الواقعة بين المد والجزر.‬

Çocukluk anılarım, buranın kayalıklı kıyıları, gelgitleri ve yosun ormanlarıyla dolu.

ستراتفورد الواقعة على نهر أفون ، حيث ولد شكسبير ، يتم زيارتها باعداد من السياح كل سنة .

Shakespeare'in doğduğu yer olan Stratford-on-Avon, her yıl pek çok turist tarafından ziyaret edilir.

بعد فترة وجيزة، انتشرت أعمدة الدخان من القرى والحقول المحترقة على الأرض الواقعة إلى الغرب من أريتيوم،

Çok geçmeden, yanmakta olan köy ve arazilerden çıkan duman bulutları ve kömüre dönmüş Batı Arretium toprakları...