Examples of using "السماء" in a sentence and their turkish translations:
gökyüzüne doğru koşar.
- Gök mavidir.
- Gökyüzü mavidir.
Gökyüzü açıktır.
Bu gökyüzü altında
Gökyüzü yıldızlarla dolu.
kağıt haritalarına olan ihtiyacı ortadan kaldırdı.
- Gökyüzü niçin mavidir?
- Gökyüzü neden mavidir?
O, gökyüzüne baktı.
Elini havaya kaldır.
Gökten düşen cisimler
(Cameron Ernst - Bu gökyüzü altında)
nefes kesici bir şekilde gökyüzüyle kaynaşan,
ve en önemlisi, büyük mavi gökyüzünü.
Bütün gökyüzünü ışık kapladı.
ruh gök yüzüne yükselirken
Cennetten resmi olarak tapuların satıldığı
Öyle umut edelim!
O niçin onu yaptı?
Bu gökyüzü altında her şey altından
♪ Göğe baktıran balkonları ♪
Gökyüzünde tek bulut bile yok.
çünkü bir sürü gök taşı da vardı
dünyayı yok edebilecek kadar büyüklükte bir gök taşı
Gökyüzünün görüntüsüne bakılırsa kar yağacak.
Her gece göğe bakıyorum ve kendi tanrıma yakarıyorum,
Gökyüzünde uçmayı hiç hayal eder misin?
Ay gökyüzünde olmadığı zaman nereye gider?
Göklere sihir hâkimdir. Güneş'in saçtığı elektronlar Dünya'yı bombardımana tutar.
Ama gökyüzünün çok ufak bir kısmına işaret edebiliyor.
sermaye sağlayanlar gökdelenlerin yararları ve zararları nelerdir
Özellikle gökyüzüne diğer binalardan daha yakın olduğu
Karanlıkta araba sürmek uçmak gibidir.
Hak ettiğimiz iyi hayat gökten yağmayacak.
Bu tahminleri gökyüzü gözlemleriyle test edebiliyoruz.
Bu harita bize, gökyüzünün bu bölgesinde
Büyük bir olayın son anını yakalamıştım. "Bu hayvan ne yapıyor?" diyorsun.