Translation of "إيجاد" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "إيجاد" in a sentence and their turkish translations:

لا يمكنني إيجاد تيم.

Tim'i bulamıyorum.

لا يمكنني إيجاد قلمي.

Benim kalemimi bulamıyorum.

هل بإمكانكم إيجاد طريقة للعيش؟

Yaşamak için bir yol bulabilir misin?

أحاول إيجاد هذا المصنع القديم.

Eski bir fabrikayı bulmaya çalışıyordum.

فإن احتمالية إيجاد المنزل المثالي...

en iyi mekânı bulma olasılığınız

وكنا نحاول إيجاد طريقة لتكوين القمر.

ve Ay'ı nasıl yapacağımızı hâlâ çözmeye çalışıyorduk.

ثم نحتاج إلى إيجاد حل لهذا

O zaman buna bir çözüm yolu bulmamız lazım

لم يستطع هؤلاء الخبراء إيجاد أي مثال

Uzmanlar, polis ağı dragnet gözetiminin güvenliği artırdığına --

- لم يتمكّن المحقّقون من إيجاد من أطلق النّار.
- لم يتمكّن المحقّقون من إيجاد من ضغط على الزّناد.

Araştırmacılar, tetiği kimin çektiğini bulamadılar.

لكن لابد من إيجاد حل لهذا، بكل تأكيد.

bunun muhakkak ama muhakkak bir çözümü olmalı.

اشتكي توم من أنه لم يستطع إيجاد وظيفة

Tom bir iş bulamadığından şikayetçi oldu.

لإنني ظننت إذا استطاعوا إيجاد طريقة للهروب من الكراهية

çünkü onlar nefretten arınmayı başarabilmişlerse geri kalanımız da

عندما سقطت وسقطت الركبة ، ستحاول إيجاد علاج لها معًا

düşüp dizi kanadığında beraber ona çare bulmaya çalışırdın

سيكون من السهل إيجاد شخص يقوم بذلك من أجلك.

Bunu sizin için yapacak birini bulmak kolay olacak.

فقط لم أتمكن من إيجاد المعلومات التي كنت بحاجة إليها:

Gerçekten ihtiyacım olan bilgiyi tam olarak bulamadım.

- لم يكن لدى سامي أيّ مشكل لمقابلة فتيات أو إيجاد نساء يقلّهنّ.
- لم يكن لدى سامي أيّ مشكل لمقابلة فتيات أو إيجاد نساء يصطحبهنّ.

Sami, kadın bulma veya kadın seçme konusunda asla bir sorun yaşamadı.

فإنّنا في الواقع لم نتمكّن من إيجاد إشارة مهمّة على الإطلاق.

hiçbir önemli sinyal bulamadık.

بغض النظر عن إيجاد جزيء المادة المظلمة في أي وقتٍ قريب،

Bu parçacığı yakın zamanda bulup bulamayacağımıza bakmaksızın

وهكذا عندما نفتقر للتواصل بالبشر فإننا نحاول التأقلم، ونحاول إيجاد طرق للاتصال،

Ve insanlarla bağımız olmadığı zaman, uğraşırız, bağ kurmanın bir yolunu buluruz

إيجاد طريقة، في نهاية المطاف، لئلا نشعر أنّنا وحيدون في هذا العالم،

günün sonunda bu dünyada yalnız hissetmemenin bir yolunu bulmak

‫وهي تُجبر الحيوانات‬ ‫على إيجاد طرائق جديدة للنجاح ليلًا.‬ ‫"مدن لا تنام"‬

Hayvanları, geceyle başa çıkmak için yeni yöntemler bulmaya itiyor. UYUMAYAN ŞEHİRLER

لقد شرحنا لهم كيف يمكنهم إيجاد العمل بطرق أسهل، كيف يمكنهم تطوير ذاكرتهم،

Nasıl daha kolay iş bulabilirler, hafızalarını nasıl geliştirebilirler,

الأعداد الأولية مثل الحياة، منطقية تمامًا، لكن يستحيل إيجاد القواعد لها، حتى لو أمضيت وقتك كله تفكر فيها.

- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.